BIST9.722,09%0,80
USD32.5607%0.02
EURO34,8635%0.00
ALTIN2.426,87%-0.13

“Makarios dışarı!”

Murat Alan

Abone OlGoogle News
25 Haziran 2022 08:59

Çok farklı bir gündem vardı..

Çok başka bir konuyu yazmak için plan yapmıştım.

Ama Allah’ın planı söz konusu olunca, bizim planlar anında çöp oluyor işte..

Önceki sabah bir vefatla sarsıldık..

İsmailağa Cemaatinin önderi, son devrin en kıymetli mürşitlerinden Mahmut Efendi Hazretleri ebediyete intikal etti.

İlme, irfana adanmış bir ömür, 93 yaşında sevgilisine kavuştu.

Oysa daha birkaç gün önce hayırla yâd ettim, o ve cemaatinin zarafetinden bahsettim.

Hem de kime, tahmin edin?!

Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa İlker Yücel’e..

Malum.. İçinden geçtiğimiz süreç, millet düşmanlarını nasıl bir araya getirdiyse..

Kandil ile FETÖ’yü nasıl buluşturduysa..

Solcu ile sağcıyı bir masanın etrafında nasıl toparladıysa..

Vatanseverlerin de bir araya gelmesine..

Farklıklarını bir köşeye koyup vatan savunmasında kenetlenmelerine, omuz omuza cepheye yürümelerine vesile oldu.

Geçmişten ders alıp geleceğe odaklanma vakti değil mi?

Her konuda aynı şeyi düşünmek zorunda değiliz!..

Kavgamızı da veririz ve veriyoruz da elbette..

Fakat vatanımıza, bayrağımıza, dinimize ve nesillerimize yönelik bir tehdidi birlikte bertaraf edecek kadar da ortak değerlere sahibiz.

Fikirsel çatışmalarımıza gerekli olduğu yerde bir es vermesini de biliriz.

Öyle de olmalıyız.

Hafta başı AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından organize edilen geleneksel medya buluşmalarındaydık.

Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker Yücel’le karşılaştık.

Selamlaşıp oturduk..

Memleket meselelerini konuşurken, söz cemaatlere geldi.

İlker, Anadolu’da bir cemaatten bahsetti.

Tanımıyorum ama Akit’in misyonunun “Allah” diyen herkese sahip çıkmak olduğunu söyledim.

Ben de İsmailağa’dan bahsettim İlker’e.. Çocukluğum orada geçti.

Cemaat denilince ulusalcı kesimin aklına FETÖ geliyor. Yıllarca sistematik bir şekilde, “cemaatler devleti ele geçirecek” algısının oturtulmak istendiğine değindim.

İsmailağa’yı bir tanısan, cemaat mensuplarının ve hocalarının tek gayesinin İslam, Kur’an, Peygamber Sünnetti olduğuna şahitlik edeceksin dedim.

Bir şey demedi ama ilgiyle dinledi.

Araştıracağına, aklındaki sorulara cevap arayacağına inanıyorum.

Evet..

Mahmut Efendi ve yetiştirdiği yüzlerce hocanın, hafızın, ilim adamının yegane gayesi vatan, millet ve İslam oldu.

Asla bünyeye sinsi bir virüs gibi sızmak isteyenlerden olmadılar.

Hiçbir şart altında kamu kurumlarında örgütlenmek istemediler..

Mahmut Ustaosmanoğlu, en zor dönemde dahi..

Birilerinin yaptığı gibi, talebelerine dönüp, “Amaca giden yolda her türlü yalan dolan mubahtır” demedi.

Dünyevi amaçlar için “başınızı açabilir, sakalınızı kesebilirsiniz” telkininde bulunmadı.

Aksine, “Kur’an ve Efendimizin sünneti bizim vazgeçilmezdir. Sarığı sakalı terk etmeyin, cübbelerinizi çıkarmayın” öğüdünde bulundu.

Çünkü Ali Haydar Efendi’nin talebesiydi.

O Ali Haydar Efendi ki, son dört Osmanlı sultanının huzur hocası, Meşîhat-ı İslâmiyye’de Hey’et-i Te’lîfiyye Reisi idi.

İsmailağa Camii’nde imamlık yapmak üzere davet aldığı 1954 senesinde, İstanbul’un durumu İslami kesim için içler acısıydı.

Ne çileler, ne sıkıntılar çekildi ama bir kere “öff” demedi. Yönetenlerin hatasının faturasını devletine kesmek istemedi.

Allah rahmet eylesin Metin Balkanlıoğlu Hoca ile sohbet ediyorduk, Mahmut Efendi’nin mücadelesi ve merhameti ile ilgili ibretlik bir bilgiyi nakletmişti.

“Efendi Hazretleri gençlik yıllarında, çevresindeki talebelere sürekli cübbe ve sarık öğütlüyor. Bir gün o talebelerden birkaçı otobüse biniyor. Millet dininden öyle bir kopartılmış ki, ecdadının kıyafetlerini dahi tanıyamıyor.Otobüsteki vatandaşlar, ‘Makaryos dışarı, Makaryos dışarı’ sloganlarıyla, bizim hocaları otobüsten aşağıya atıyorlar. Talebeler gelip bu durumu anlatınca, Efendi Hazretleri büyük bir üzüntü duyuyor. ‘Ümmet ecdadının ne giydiğini dahi unutmuş, papazın kıyafeti sanıyor.’ İşte bu yüzden daha gayretli olmayız diyordu Efendi Hazretleri.”

Bu sözleri Metin Hocadan işittiğimde içim acımıştı.

O gün düşünüp durmuştum..

Müslümanın yüzlerce yıl boyunca giydiği cübbeyi, Kıbrıs Ortodoks Kilisesi başpiskoposu ve Enosis’in mimarlarından Makarios’un cüppesiyle ilişkilendirecek kadar aslından kopuk bir milletmişiz.

İşte bu unutturulmuşluğa meydan okuyan kişiydi Mahmut Efendi.

Allah rahmet eylesin.. Rabbim talebelerini de istikametten ayırmasın..

Selâm ve dua ile..

Murat Alan

Akit TV köşe yazarı