BIST9.079,97%3,10
USD32.4322%0.27
EURO35,0288%0.03
ALTIN2.325,38%0.21

Canım kızım , seni çok özledim …

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
10 Temmuz 2021 10:12

Bu gün canım kızımın aramızdan vakitsizce ayrılışının birinci yılıydı , bu nedenle başka hiçbir şey yazmak istemedim .

Elim varmadı , yüreğim kilitlendi , kelimeleri bir araya getirirken oldukça zorlandım .

O , henüz 14 yaşındaydı …

8.sınıfa devam edip LGS sınavına hazırlanıyordu .

Benim büyük prensesimdi …

Biz hep Ilgın derdik ona , sonraları canım kızım dedim ben oysa hastanede hep Merve dediler .

Önceleri toz konduramadım ama biliyorlardı onlar , cennete gideceğini galiba …

Çok başarılıydı Ilgınım , 99.8 ortalaması vardı , yaşasaydı muhtemelen Galatasaray Lisesini kazanabilecek puanı alacaktı .

Çalışırken hep ciddi olurdu . Oturur izlerdim hayranlıkla . Bazen vaktin çok geç olduğunu söyler yalvarırdım uyuması için ancak bitirmeden uyumazdı .

Çok iyi piyano çalardı prensesim , geçenlerde kameraya çektiklerimden bir tanesini kaç kez izledim hatırlamıyorum . Bir an o güne gitmek ve ona sarılmak istedim ama olmadı .

Ertesi gün mezarına gidip saatlerce konuştum…

Geçenlerde en sevdiği arkadaşı geldi onun odasında kaldı , küçük prensesimle , ertesi gün kahvaltıda gözlerim hep onu aradı , her yerde resimleri varken ohala hiçbir yerde yoktu …

İnanarak ölümü kabullenmek bambaşka bir şeydi , kabul etmiştim .

Ama kalbim …

Oysa , cennette olduğunu da biliyordum .

Geçen yıl bu gün kızımı son kez ameliyathaneye uğurlamıştım .

Onca kemoterapi , kan alma , kan verme , can yakıcı , mide bulandırıcı ilaçların 8 aylık maratonunda ve tüm acıların dindiği o günde hiç birimizin tahmin edemediği bir anda , tıpkı filmlerdeki gibi bir sahne yaşandı .

O , bir türlü çıkmadı …

Sonra doktorlar ameliyathanenin kapısını açıp beni içeri çağırdılar . O an yüreğimin çarpıntısını kulaklarımda hissettim . Dizlerimin bağı çözüldü içeri girdiğimde hepsi bembeyaz giyinip karşıma dizildiler ve hiç konuşmadılar . Sonra yere bakıp bir şeyler söylediler ama ben onları hiç duymadım .

Çünkü artık orada değildim .

Tıpkı onun gibi …

Oysa ona söz vermiştim ne olursa olsun tedavisini bitirecek ve onu hastaneden çıkaracaktım . Gökçeada’da kimsenin olmadığı bir sahilde denize girmesini sağlayacaktım ve kardeşleriyle olmak onu daha da iyileştirecekti .Ölmeden 3 gün önce onu tekerlekli sandalye ile gece saat 23-15’de hastanenin bahçesine çıkardığımda konuşmuştuk .

Sonra koluma girip biraz yürümek istediğini söylediğinde , inşallah baba demişti .

Ama olmadı işte …

Buradan çocukları kanser olmuş ve onkoloji hastanelerinde çaresizlikten aynı durumda olan ailelerle akraba olan içi yanançaresiz analara , babalara seslenmek istiyorum .

Çocuklarınızı bir an bile yalnız bırakmayın , ne isterlerse alın , bu yol nereye varırsa varsın onun yanında olacağınızı söyleyin !

İnanın bana yalnız değilsiniz . Türkiye’nin ve hatta Dünyanın dört bir yanında sizin gibi o kadar çok aile var ki …

Osmanlıda gençliğinin baharında ölen kız çocuklarının mezar taşına işlenen kırık gülü , canım kızımın mezar taşına işlettiğimde fark edebildim bunu aslında !

Sizi ancak sizin çektiklerinizi yaşayanlar bilebilir …

Onlara ulaşmaya çalışın .

Umudunuzu asla kaybetmeyin ve çocuğunuzun yaşadığı her günü sanki son günüymüş gibi yaşatın ona .

Çünkü onlar seçilmiş özel çocuklardır aslında .

Onlar, cennetin çocuklarıdır …

Tıpkı benim Merve Ilgın’ım gibi …

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı