BIST9.716,77%-0,05
USD32.5126%-0.17
EURO34,9325%0.23
ALTIN2.434,59%0.47

Müsilaj , büyük İstanbul depreminin habercisimi ?

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
14 Haziran 2021 11:06

Kıymetli okurlarım , son zamanlarda youtube’ta moderatörlüğünü yürüttüğüm , Afet Yönetimi Platformu’nda , halkımızı doğal afetler konusunda aydınlatmak için çekmiş olduğum 5-10 dk. arasındaki kısa ve aydınlatıcı videolarımda daha önce değinmiş olduğum müsilaj ve deprem videosuna yapılan yorumlar ve gelen soruları aydınlatmak amacıyla bu gün bu yazıyı kaleme almayı uygun buldum .

Sizlerden gelen sorular Marmara denizinde daha önce meydana gelmiş olan tarihsel depremlerden önce yine aynı müsilaj , (deniz salyası) vakalarında ciddi artış gözlenmesi üzerineydi .

Faylardan çıkan radon gazının deniz anası , alg ve planktonlarla tepkimeye girerek, suyunda ısınması ile müsilaj oluşumunu logaritmik olarak arttırmasını doğruladığını ifade eden okurlarım ve izleyicilerim oldu .

Öncelikle şu soruyu cevaplamak gerekirdi , müsilaj vakaları nedenMarmara denizinde başladı ?

Bana göre en büyük anomali deniz sıcaklığının diğer denizlere göre 1-2 °C artmasıdır . Bu konu önemlidir zira büyük depremlerden önce deniz suyu sıcaklığının aynı oranda arttığı gözlenmiştir.

Farklı kaynaklardan Marmara denizinde olan 1509 , 1766 , 1894 , 1912 gibi benimde tekrarlanmasından korktuğum depremlerden önce bu gibi deniz salyası , yosunlanma , denizin aşırı kirlenmesi gibi vakaları araştırdırdım . Ancak her hangi bir bulguya rastlamadım .

Prof.Dr.Ahmet Ercan hocamla yaptığım görüşmede , Marmara denizinde olağandışı sismotektonik bir aktivite olmadığını ve fayların çok sakin olduğunu belirtmesi üzerine o halde müsilaja neyin sebep olduğunu sorduğumda ?

Marmara denizinin etrafında bulunan kağıt fabrikalarından denize atılan nişasta ve selüloz ağırlıklı atıkların deniz sıcaklığınında artmasından dolayı müsilaja dönüşme ihtimalinin daha yüksek olduğunu ayrıca balıkçılarla yapmış olduğu sohbetlerde denizde daha önce görülen bir rüzgar türünün artık görülmemesinin müsilaj oluşumunu arttırabileceğini konuştuk .

Ayrıca , bir süre önce adada geçirmiş olduğu bisiklet kazasından dolayı buradan Ahmet Ercan hocama acil şifalar diliyorum.

Daha sonra bir dönem İstanbul Jeofizik Mühendisleri Odası başkanlığı yapan kıymetli sismoloji(deprem) hocası , Prof.Dr.Ali Osman Öncel hocamı aradım , kendisine çekincelerimden bahsettim . Hocamda bana , Marmara denizinde faylara yakın noktalardan radon gazı ölçümleri yapılması gerektiğini deniz suyunda bu değerlerdeki artışın gözlenmesi gerektiğini söyledi . Ayrıca tarihsel olarak da böyle bir anomaliye rastlamadığını belirtti.

Şu an elimizdeki tek veri , Marmara denizinin diğer denizlere oranla 1-2°C daha fazla ısındığı dışında pekte bir anomali yok aslında . Bu sıcaklık küresel ısınma ve arıtma yapılmadan evsel ve sanayi atıklarının denize gönderilmesi sonucu da olabilir .

Ancak bütün bu ulaşamadığımız verileri gerçek yorum için bilgi eksikliği olarak gördüğümü , halen müsilaj artışının büyük bir depremin habercisi olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyemediğimizi belirtmek isterim . Zira doğada meydana gelen tüm olumsuzlukların ciddi anlamda araştırılması gerekir.

Bu olumsuzluklarla doğa bize hep bir şeyler söylemek ister !

Ayrıca son zamanlarda ki başka bir tartışmaya da bilimsel bir açıklık getirmek istiyorum . Kanal İstanbul projesi yapılırsa karadenizden gelen suyun marmara denizini temizleyeceği ve müsilajı önleyeceği iddiası !

Kıymetli okurlarım bu projeye bugün başlansa 10 yıldan önce bitmez . Oysa marmaranın o kadar zamanı kalmadı . Gerekli müdahale hemen yapılmazsa 1 yıl içinde oksijen oranı sıfırlanacak ve canlıların yaşamadığı bir ölü denize dönüşecek . Ayrıca karadeniz, marmaradan daha temiz değil zira Tuna nehrinden , Rusya’dan denize aktarılan zehirli fabrika atıkları fazlasıyla mevcut . Ayrıca karadeniz’de 200 m. den sonra hidrojen sülfür fazlalığından dolayı canlı yetişmiyor . Oysa karadenizde bulunan en derin nokta 2250 m. yani yaklaşık 2000 m.lik kısmında canlı olmayan bir denizden bahsediyoruz.

Tuzluluk oranı binde 18 yani Marmara denizinin yarısı , dolayısıyla bu iddiaların bilimle hiçbir alakası olmadığını söyleyebilirim.

Bir mühendis olarak kanal İstanbul projesinde çalışmak fikri bana çok cazip gelse de bu gibi mega projelerin çevresel etki ve değerlendirmelerinin , uzun vadeli sonuçlarının çok daha ciddi ele alınması gerektiğini düşünüyorum.

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı