BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Türkiyenin , Jeotermal enerji potansiyeli ?

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
17 Mayıs 2021 14:12

Sanırım 25 yıl önceydi İstanbul Üniversitesinde öğrenci olduğum dönemde , Jeotermik dersinde daha sonra bitirme projesinide kendisinden aldığım kıymetli hocam Prof.Dr.Metin İlkışık biraz duraksadıktan sonra gözlüklerini çıkarıp sözlerine şöyle devam ediyordu.

Bu ülke depremlerden çok çekti ancak bu depremlerin kaynağı olan faylar jeotermal enerji kaynaklarının en önemli oluşum mekanizmasıdır. Bu konu ilerleyen dönemlerde ülkemiz için üzerinde fazlasıyla durulması gereken bir önem arz ediyor…

Elbette ki geçen süreç hocamı fazlasıyla haklı çıkarmıştı.

Ülkemizdeki jeotermal enerji araştırmalarına ilk olarak 1962 yılında MTA Genel müdürlüğü tarafından başlanmıştır .

İlk kuyu 1963 yılında İzmir – Balçova’da açılmış 40 m. derinlikte 124 ° C sıcaklığa ulaşılmıştır.

Türkiyedeki Jeotermal kaynak sıcaklık aralığı ; 20 -287 ° C arasındadır.

Teknik olarak incelersek ; yerkürenin derinliklerindeki kayaçlar içinde birikmiş olan ısı enerjisinin akışkanlarca taşınarak rezervuarlarda depolanması ile oluşmuş sıcak su , buhar ve kuru buhara jeotermal kaynak denilmektedir .

Dünyanın (Yerkürenin) ısısı derinlere gittikçe kademeli olarak artış gösterir ve merkezinde (çekirdeğinde) 4200 ° C’den fazla sıcaklığa ulaşır. Bu sıcaklığın bir kısmı yerkürenin 4,5 milyar yıl önceki ateşli oluşumunun kalıntısıdır, ama çoğunluğu radyoaktif izotopların bozulması ile türetilmiştir. Termodinamik yasalarına göre sıcaklık doğal olarak sıcak bölgeden soğuk bölgeye doğru hareket ettiğinden, doğal olarak yerkürenin ısısı çekirdekten yeryüzüne doğru jeotermal gradyan doğrultusunda

akmaktadır ki tahminen 42 milyon termal megawatt (42 x 1012 watt) sürekli uzaya yayılır. Bu büyük ısı kaynağının büyük kısmı pratikte depolanamaz, çünkü ancak çok düşük bir sıcaklıkta yüzeye ulaşmaktadır. Plaka tektoniği (sismik hareketler, dağ oluşumları ve volkanizma’nın temel nedeni) olarak bilinen temel jeolojik süreç, bu ısının bir kısmının, ticari çıkarımı için uygun sıcaklıklarda ve derinliklerde konsantre olmasını sağlamaktadır .

Yerkürenin ince litosfer tabakası (sert kabuk ve en dış manto) yıl içinde milimetre ile ölçülebilecek oranda termal (aynı anda yerçekimsel) olarak hareket eden 12 büyük ve birkaç küçük tabakaya bölünmüştür. Dünyanın jeotermal şehirleri (bölgeleri) bu titreyen levhaların kenarlarında belirgin bir şekilde yoğunlaşmıştır.

Plakaların birbirinden uzaklaştığı yerlerde, dünyayı saran orta okyanus sırtları boyunca, bazaltik magma genişlikte denizaltı volkanları oluşturmak için çatlaklarda yükselmektedir. İki plakanın çarpıştığı yerlerde, biri diğeri altında genellikle itiş yapar (derin basar), derin bir okyanus açmasının oluşmasına ve bazen de güçlü depremlere neden olmaktadır. Düşen levhanın hemen üzerindeki derinlikte, sıcaklıklar kayayı eritecek kadar yüksek hale gelmektedir. Elde edilen magma gövdeleri, çevredeki kayalardan daha az yoğundur ve bazen üst kısımdaki mantodan kabuğa doğru yükselir, burada bazen patlayıcı volkanlara yol açarlar ve her zaman derin olan sığ ısı havuzlarıdır. Doğru koşullar altında, bu yüzeye yakın ısı anomalileri, jeotermal enerjinin ticari üretimi için kullanılabilmektedir.

Sıcaklıklarına göre jeotermal enerji sahalarını üçe ayırabiliriz.

Bunlar sırasıyla:

*Yüksek Sıcaklıklı Bölgeler, (180 °C’den fazla)

*Orta Sıcaklıklı Bölgeler, (100 –180 °C arasında)

*Düşük Sıcaklıklı Bölgeler, (100 °C’den düşük)

Genel olarak jeotermal kaynaklar içlerinde bulunan ısının ve kimyasal maddelerin oranlarına göre değerlendirilmektedirler . Akışkan sıcaklığına göre en çok karşılaşılan uygulama şekilleri ise;

*Elektrik üretimi (ısı enerjisinden)

*İklimlendirme (ısıtma / soğutma) (konut, işyeri, sera vb.)

*Kimyasal madde üretimi (mineral, kimyasal tuz vb.)

*Endüstriyel amaçlı ısıtma / kurutma (tekstil, kağıt, şeker, balık vb.)

*Kaplıca ve havuz kullanımı (turistik ve tedavi amaçlı)

Tüm dünyadaki jeotermal enerji santrallerinin (tesislerinin) toplam kapasitenin 83,4 GW (GigaWatt) olduğu göz önünde bulundurulursa Avrupa 29 GW ile tüm bölgelerin önüne geçmektedir.

Tahmini olarak 0,5 GW yeni jeotermal enerji üretme kapasitesi 2018'de çevrimiçi hale gelmiştir ve bu da küresel toplamı 13,3 GW'a çıkarılmıştır.

Jeotermal enerjiden elektrik üretilebileceği gibi çeşitli endüstriyel uygulamalarda, konut ısıtmasında ve turizm uygulamalarında kullanılabilmektedir.

Türkiye’de özellikle termal turizm amacıyla kaplıca ve hamamlarda çok uzun zamandan beri kullanılmaktadır.

TÜİK 2018 verilerine göre Türkiye’nin enerji ithalatı toplam 42 milyar dolardır . EÜAŞ 2018 faaliyet raporuna göre Türkiye kendi elektriğinin sadece %20,88’ini kendisi üretmiştir. Kalan %79,12’lik kısım diğer üretici firmalardan gelmektedir. Üretilen elektriğin %62,5’i fosil yakıtlardan temin edilmektedir. %19,8’lik kısmı hidrolik enerjidir.Jeotermal enerji yaklaşık %2 seviyesindedir.

Türkiye’nin elinde bulundurduğu potansiyel göz önünde bulundurulduğunda; jeotermal enerji tesisleri üzerine daha fazla yatırım yapılması gerektiği aşikardır.

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı