Buruk bir bayramdı , kutlamaya çalıştığımız…
M.Serhat Durmuş
Geçen bayramı hatırlıyorum da umutlarım vardı kendimce …
Ülkemin bu kötü gidişatına , pandemiye rağmen , henüz aramızdan kimse eksilmemişken ...
Çocukluğumda ki bayramları hatırlamaya çalışıyorum çok uzaklarda bir yerlerden.
Bayramlık telaşını , el öpme merasimlerini , sabah namazında camii çıkışındaki o zamanı özlüyorken .
Trabzon’da şirin bir mahallede , kalabalık bir apartmandaki o çocuğu arıyorum . Hatıralarımın resim albümlerinden , çelimsiz , saygılı , içine kapanık o çocuğuseçemiyorum artık , bulanıklaşmış hayalimde canlandıramıyorum .
Sonraları sokaklarında yürürken acaba bir köşe başında karşıma çıkar mı diye çok arşınladığım olmuştur arnavut kaldırımları ancak bulamıyorum artık …
İnsan neden hep o zamanlara dönmek ister ki olmayacağını bildiği halde ?
Sonra bulanıklaşan zihnim balkonda kahve içerken geçen bayrama getiriyordu düşüncelerimi ve kurtulamıyordum .
Kızımın hala yaşadığı o geçen bayrama !
Sonra kendime geldim ve değiştiğimi hatırladım birden artık dönüştüğümü hatırladım .
Kafka’nın dönüşüm kitabındaki talihsiz Gregor Samsa misali bir hamam böceğine dönüştüğümü farkettim .
Umutsuzlukları insanı dönüştürürdü biliyordum .
Neşesi ölmüş , yaşama sevincini kaybetmiş bir yaratığa dönüşmek zamanım gelmişti benimde sanırım .
Sonra uykusuzluğun beni teslim aldığı gecenin kör dakikalarında sızıyorum ve yürüyoruz Franz Kafka ile , kendisine soruyorum .
-Neden dönüşmesine izin verdin diyorum.
Kimi diyor .
-Gregor Samsa’nın dönüşmesinden bahsediyorum .
-Hepimiz zamanla dönüşürüz hiç istemediğimiz bir şeylere !
Daha çok çektiğimiz acılar bizi dönüştürür…
-Sende artık aynı kişi değilsin biliyorsun değil mi ?
Susuyorum …
Sonra uyandım aniden kafam çatlıyordu ağrıdan . Ayakta durmakta zorlanarak mutfağa gittim ve kızımın buzdolabının üzerindeki resmine bakarak acı bir kahve yaptım kendime …
Bu bayram bir değişiklik yapın eğer çıkabiliyorsanız bir hastanenin onkoloji servisine gidin ve resim defterleri alın , güzel boyalar götürün o talihsiz yavrulara .
Acının birbirine benzettiği o özel seçilmiş çocuklara …
Öyle ki onlar hepimiz adına çektikleri acılarından belki diğer bayramı göremeyecekler .
Tıpkı benim canım kızım ILGIN’ın göremediği gibi …
Dönüşmek hepimizin acıyla ulaştığı bir mertebeymiş ancak siz bir hamam böceğine dönüşmeyin , merhametinizle ve içinizde kalan son iyilik kalıntılarıyla insanların gıpta edecekleri güzel yürekli birine dönüşün .
Dünyanın bu ara böyle insanlara ihtiyacı var çünkü…
Sonra Nazım hikmeti düşünüyorum ve hatırlamaya çalışıyorum o sözlerini ;
‘Bizim kalbimiz hep kırıktır çocuk ,
Ama yine de , eksik etmeyiz sol cebimizden umudu …’
Sizde o güzel çocuklara umut olun tanımanız gerekmez hiç birini , hiçbir şey alamıyorsanız , kan verin ihtiyacı olan lösemi hastası olan güzel yavrulara.
LÖSEV derneğine bağış yapın .
Ama mutlaka bir şeyler yapın !
Onlar hep birileri gelsin ve acılarından uzaklaş tırsın diye beklerler , biliyorum…