BIST9.092,64%0,14
USD32.3683%0.07
EURO35,0041%-0.04
ALTIN2.326,29%0.25

Herşeyden uzakta , Doğuda !

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
12 Nisan 2021 10:54

Hiçbir şeyin üç vakte kadar yetişmek zorunda olmadığı bir mekan düşünün.

Ama dış dünya ile her türlü bağlantınız devam ediyor. Telefon , mail, sosyal medya

her şey yine yetişmek zorunda kısıtlı dar vakit stres ?!?!

Oysa dışarıda koyunları otlatmaya götüren güzel insanlar var . Kahve önünde çayı kıtlama içen amcalar , camii çıkışlarında kaldırımlarda sohbet eden insanları izliyorum.

Gözlüklerimi takarak yeni gelen bir maili okumaya çalışırken telefonumdan .

Kapitalizmin dayattığı yetişmek zorunda olan işler her yanı kaplamış sanki nefes alacak bir yer yok gibi.

Güneş çoktan tepenin ardına ulaşmışken , rüzgar kimseye aldırmadan yağmur damlalarını istediği yere düşürürken elimdeki ajandayı bırakıyorum yere .

Yağmur damlalarına izin veriyorum ellerimi açarak sonra telefonum çalıyor yine…

Beni bana bırakmamakta ısrar eden kararlılıkta !

Peki tüm bu güzellikleri bir araya getirip kapitalizmin hepimize taktığı bu tasmalardan kurtulma ihtimalimiz yok mu diye düşünüyorum.

Köy ortamındaki huzuru İstanbul’a ,İzmir’e ,Ankara’ya taşımak fikri …

Sanırım imkansız gibi.

Doğu bu nedenle doğu zaten , sonradan taşıyarakdizayn edilebilecek bir yer değil orası kendine has dokusunu bozmaya çalışacak her şey yapay , eğreti durmaya mahkum gibi.

Gizemleri barındıran , sırrını ancak oraya ulaştığınızda sizinle paylaşacağını anlıyorsunuz.

Ve yoklukların başkenti gibi dursa’da bazen kırık dökük , samimiyetle dolu her yanı ve baktığınızda görmek istediğinizle alakalı biraz…

Kimsenin kimseyle samimi olmadığı , asansörde selamlaşmadığı bir fanusta herkesin cep telefonuyla arkadaş olduğu büyük şehirler…

Samimiyetsizliğin midemi bulandırdığı bir yerde , kanser, kovit ,geçim sıkıntısıyla stres içinde insanların kaygıyla yaşamaya çalıştığı büyük şehirler…

Çocukların tamamen izole ortamlarda bir yarış atı gibi test çözdüğü ve başarmak zorunda oldukları sınavları içinde kaygıyla dolu olan büyük şehirler…

Kötü beslenme , plastik atıklar , kirlilik , suç oranı artışı ,enflasyon, asgari ücret ve bir dolu çözülemeyecek makro sorunun kol gezdiği büyük şehirler…

Bütün bu kasveti paylaşarak içinizi kararttığımın farkındayım ancak bu karşılatırmayı yaparken aklıma Türk sinemasının efsane oyuncusu Münir Özkul geldi nedense , üstadın samimiyet ve sahiplenme konusunda hepimize ders verdiği o efsane repliğini düşünüyorum ;

‘Sen büyük patron, milyarder, para babası, fabrikalar sahibi Saim bey sen mi büyüksün hayır ben büyüğüm, ben, Yaşar usta büyük , benim yanımda bir hiçsin, anlıyor musun, bir hiç gözümde pul kadar bile değerin yok ama şunu iyi bil, ne oğluma ne de gelinime hiçbir şey yapamayacaksın yıkamayacaksın, dağıtamayacaksın, mağlup edemeyeceksin bizi çünkü biz birbirimize parayla pulla değil, sevgiyle bağlıyız bizler birbirimizi seviyoruz biz bir aileyiz biz güzel bir aileyiz bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun…’

Aslında Türk milletinin en büyük özelliği budur. Aile , söz konusuysa akan sular durur ,son zamanlarda biraz erezyona uğrasada batı’ya göre çok daha güçlü ve kucaklayıcıdır. Gücünü saygıdan ve sevgiden alır. Ülkemizdeki batı büyük şehir modeli bizi belki modern dünyaya yaklaştırmıştır ancak bizi biz yapan saygı, samimiyet ve tüm bunları bir arada tutan çimento görevindeki sevgiyi maalesef zayıflatamamıştır.

İşte doğuda hissettiğim ve güçlü bir şekilde varlığını sürdüren bu kavramların halen kararlılıkla yaşadığını görmem beni umutlandırıyor.

Şimdi insanlar kendilerini sorgularken bu açıdan bakmalılar bence . Batıda bir büyükşehirde kendi öz değerlerinden uzakta mutsuz, kaygılı, stresli bir ortamda yaşamak mı yoksa doğunun saygı , sevgi ve samimiyetiyle mi devam edecekler ?

Maalesef , batının gelişmeye açık yanına ,kendi öz değerlerimizi katıp yoğurarak yapabileceğimizo yemek henüz pişmedi bence …

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı