BIST9.809,30%0,90
USD32.5055%-0.19
EURO34,9548%0.29
ALTIN2.428,02%0.20

Ölüm her yerdeydi… :

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
27 Şubat 2021 10:17

Ne kadar çok kişiyle vedalaştık…

Tanıdığımız naif , düzgün insanlar ne kadar eksildi aramızdan, her hafta uğurluyoruz , hiç gitmek istemediğimiz o yere…

Görüyorum ki onca ölüm , eksilen insanlar bize hiçbir şey öğretememiş.

Ertesi gün insanlar hayatın ara sokaklarına karışıp sessizce işlerine giderken acaba dün gömdükleri yakınları hakkında ne düşünüyorlar diye empati kurmaya çalışmak istemiyorum artık.

Biliyorum ki hayat umarsızca devam ederken. Ara sıra hatırlayacağımız o arşivde yerlerini alacaklar sessizce.

Ve biz yine yemek yiyeceğiz, çay içeceğiz, kızacağız, üzüleceğiz ve hatta güleceğiz…

Zira kendi öleceğini de bilerek bu kadar umarsızca yaşamaya devam eden başka bir canlı türü varmıdır bilemiyorum.

Pandemi sürecimi bize ölümü yaklaştırdı ?

Yoksa, yaş ilerledikçe daha fazlamı gözümüze batıyor ?

Cevabı olmayan sorular bunlar, metafizik böyle bir şey sanırım.

Ölümle yüzleşen insan dönemsel değişimler yaşasa da hayat problemleri, insanoğlunun bu konuda derinleşmesini engellemiştir hep.

Oysa felsefi olarak insanın iki kez öldüğünü okumuştum.

İlki fiziki ölüm, bedenin zamana karşı yıpranarak artık ruhu taşıyamama noktasına geldiğindeki, vazgeçiş dönemi.

Bu aslında basit ve anlaşılabilirdi.

Oysa ikincisi …

Seni bilen , konuşan , geride bıraktıklarını taktir eden, paylaşan, son kişi de öldüğünde yani artık adının esamesiningeçmediğindeki o yok olma anı …

Gerçekten ölmek tabiri bana görebu fikre daha yakıncadır.

Bazı acıları vardır insanın , ciğerini söken.

Canının bir parçasını toprağa koymak suretiyle vedalaşmışsan, bilirsin…

Hepimizin henüz açmadığımız acılarla dolu odalarımız var aslında , yüzleşmediğimiz ve hatta bunu düşünmeye bile cesaret edemediğimiz türden acılar bunlar.

Ancak hayat böyle bir şey zaten , ne yaparsan yap bir gün o kapılar kırılırcasına açılacak.

Böylesi bir duruma hazırlıklı olmak ise kitaplardan okuyarak öğrenebileceğiniz türden bir deneyim değil .

İnsan acılarıyla yüzleşecektir maalesef , er yada geç…

Geçici dünya hayatın ve artık taşıyamayacağın kadar ağır gelen bedenin seni yarı yolda bırakacaktır.

Ne yaparsak yapalım değişmeyecektir bu durum…

O halde geride güzel şeyler bırakmak lazımdır , arkanızdan dua eden insanlar, kitaplar,öğrenciler , çocuklar …

Hayatın şu kısa yolunda çıktığımız yürüyüşümüzü , insanlığımızdan hiçbir şeyi eksiltmeden tamamlamak esastır bence.

Kalp kırmadan yürüyebilmek ne güzeldir mesela.

Yalan söylemeden yaşayabilmek.

Üzmeden kimsecikleri , tamamlayabilmek bu yolu , ne kadar önemlidir.

Ancak , insanı ölüm karşısında çaresiz bırakan aslında nedir ?

Sevdiklerinle vedalaşmak mı ?

Onları üzmek mi ?

Nereye gideceğini bilememek mi?

Yok olmak mı ?

Belirsizliğin kestirilemezliğimi ?

Bu soruları yanıtlayabilmiş ve cevaplarıyla insanları tatmin edebilen bir filozof okumadım, maalesef.

Oysa , Lucretius gibi ölümü görmezden gelecek kaçamak cevaplar söylenmiştir.

‘Ben varken ölüm yok, ölüm varken ben yokum, o halde korkacak ne var ? ’

Yada, Woody Allen , gibide düşünebilirsiniz,

''Ölümden korkmuyorum, sadece o geldiğinde ben orada bulunmak istemiyorum.''

Ancak maalesef ne düşünürseniz düşünün sonuç değişmeyecektir.

‘Her canlı ölümü tadacaktır.’ (Al-i İmran Suresi,185)

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı