BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Dünya nereye gidiyor ?

M.Serhat Durmuş

Abone OlGoogle News
23 Ocak 2021 16:21

Kıymetli okurlarım,bu gün İstanbul’un bütün ilçelerindeki deprem riskini anlattığım yazı dizime ara verip,Dünya nereye gidiyor ?

İrdeleyelim istedim.Tabiki bu soruyu tek bir yazıda anlatmak çok zor,ancak yinede büyük resimde neler olduğunu çözümleyebilirsek olaylara insanlara daha farlı bir açıdan bakabiliriz diye ümit ediyorum.

Dünya ,1945 yılındaki ikinci Dünya savaşı bitimine kadar kaba kuvvetle , sonrasında farklı ve güçlü silahlar icat ederek hakimiyet kurmaya çalışan ülkelerin ve liderlerinin hırsları hayalleri üzerinden dönmeye devam etti.Sonrasında atom bombasının kullanılmasıyla görüldü ki bu hızla savaşmaya ve nükleer bombaları kullanmaya devam edersek kazananın bile yaşayamayacağı bir Dünya’nın enkazı kimseye fayda vermeyecek.Ülkeler kendi kabuklarına çekilerek toparlanmaya ve yaralarını sararak bilgiye,sanayi alanında teknolojik gelişmelere yatırım yapıp yollarına devam ettiler.

Ne olduysa bundan sonraki zamanda gerçekleşti.Sonraki 76 yılda şuana kadar yapılan tüm gelişmelerden belkide 1000 kat fazlası ancak Jules Verne’nin öykülerinde tasarlayabileceği bilimsel çalışmalar sonuçlandı.Özellikle internet’ten sonra Dünyada bilgiye ulaşmak ve onu bir faydaya dönüştürmek çok kolaylaştı.

Eskiden insanların yaş ortalaması 50-55 bandında iken,70-75 yaş aralığına çıktı.Bilgiye ulaşma ve kullanma hızındaki bu artış.Karşılaşılan problemleri çözme hızınıda etkiledi.

Ancak insanlar daha bireyselci davranmaya başladılar.Aile kavramı ve din kavramının içi boşaltıldı.Önemsizleştirmeye çalışıldı.

Sonuç olarak insanlar giderek daha mutsuz oldular.

Düşünün ki,daha bilgilisiniz,karşılaştığınız pek çok problem bir şekilde çözüme ulaşıyor,daha çok yaşıyorsunuz ancak mutlu değilsiniz.

Dünya ile ilgili daha çok kaygınız var.Para kazanmak,istediklerinizi yapmak,Dünyayı gezmek,kimsenin sizi ve özgürlüklerinizi kısıtlamadığı bir hayat yaşamak,belkide canınız ne yapmak isterse onu yapmak istiyorsunuz.

Ancak görünmeyen duvarlar var…

Kapitalizmin dayattığı mesai saatlerinde para kazanmak ve ihtiyaçlarınızı karşılamak zorundasınız.

Pandemi nedeniyle akşamları bir yerde yemek yemeniz,sinemaya,tiyatroya gitmeniz mümkün değil.

Hafta sonu tatil yapamayım,hayır sokağa çıkamazsın !

Akşamları aile yemeklerine gidelim o zaman,pandemi nedeniyle riskli !

Anne ve babamla kahvaltı edeyim,hayır olmaz virüs bulaşabilir !

Görünmeyen duvarlar var artık hayatımızda …

Kimse özgür değil aslında.

Stratejistlere göre ise yeni normalimiz bu olacak !

Pek inanmak istemesemde,düşünüyorum,ya haklılarsa ?

Evet Dünya farklı bir sınav veriyor artık.Dün çok önemli gibi gözüken pek çok konu artık insanların aklında bile yer kaplamıyor.

Ancak yine de Dünyanın daha yeşil olmasını istiyorum,insanların daha duyarlı olmasını istiyorum.

Ülkemizden beklentim ise bilime,laboratuvar ve ar-ge çalışmalarına daha fazla yatırım yapılması ve bu konuda çalışmak isteyen bilim insanlarımıza imkan tanınmasıdır.Zira,eğer bunu yapmazsak bu insanlarımızı başka ülkelere kaptırmaya devam edeceğiz.Pandemi süreci bize şunu göstermiştir ki eğer imkan tanınırsa Türk insanı mucizeler yaratma yeteneğine sahiptir.

Ancak maalesef Uğur Şahin ve Özlem Türeci neden bu aşıyı Almanya’da ürettiler diyede düşünmek lazım …

Çünkü bu imkanları Almanya’da onlara sağladılar.Time dergisine kapak olacak bir başarıya imza atarken bunu Türkiye’de gerçekleştirmediler.Büyük ihtimalle bu yıl Nobel ödülü onlara verilecek.Tıpkı Aziz Sancar’ın bu ödülü alırken Amerika’daki çalışmaları sonucunda alması gibi bir sonuç bu.

Elbetteki gurur duyuyorum,bir Türk olarak.Ancak bir yandanda düşünüyorum.Bu potansiyelde kaç gencimizin bu yıl imkansızlıklar yüzünden yurtdışındaki ülkelere gittiğini ?

Türkiye’nin en büyük sorunlarından biri budur.Şartlar iyileştirilmeli ve beyin göçü durdurulmalıdır.Bu iyileştirme lafta değil her konuda yapılmalıdır.Bu gün Türkiye’de bir akademisyen Almanya’daki ve Amerika’daki meslektaşlarının aldığı ücretin onda birini almaktadır.Gerekli laboratuvar aletleri ve ar-ge bütçesi olmayınca çareyi yurtdışında aramaktadırlar.

Bu konu ülkemiz açısından hayati önem arz etmektedir.

Aksi taktirde aşıyı Almanya’da imkan tanınan Türkler bulur ve bizde Çin’den aşı gelsin diye bekleriz…

M.Serhat Durmuş

Akit TV köşe yazarı