Pensilvanya’da yaşayan genç dostum, geçenlerde telefonla aradı. Birinci elden kendisine ulaşan bilgiye göre, FETÖ elebaşı artık yanına gelip gidenleri tanıyamaz hale gelmiş. Zaten isimleri hiç hatırlayamıyormuş. Yani iyice bunamış…

Daha önce FETÖ elebaşının temaruz/ hasta olmadığı halde öyle görünme oyunlarını yazmıştım. Eğer bu da öyle bir oyunu değilse, artık işlevini kaybetmiş demektir. Onun işlevini kaybetmesi, örgüt içi çatlakların büyümesi, büyüyen çatlakların bir müddet sonra büyük çöküntülere dönüşmesi demektir.

Örgüt içinde, özellikle ilk kadrodan olup da FETÖ elebaşının ölümünü beklemeyen kimse yoktur. Aymaz böyle bir finali görmek için yanar tutuşur, Büyükçelebi, içindeki muzmeratı gizlese de, FETÖ sonrası günlerde süreceği saltanı düşleyerek avunur. Şansı az olsa da tilki Özcan, işin başından beri kendisini bu mutlu güne kodlamış, çevirdiği bütün entrikaları bu gayesine kilitlemiştir.

İkinci kuşak, zaten ilkleri aratmayacak hırsın, ihtirasın zebunudur. Elbette ilk namzetler, yeğenden damatlardır. Daha sonra da mollalar gelir. Mutlaka FETÖ elebaşı,içinde FETÖ sonrası onun yerine geçme zaafı olanları tespit etmiş ve her birine mavi boncuk dağıtmıştır.

Pensilvanya’dan arayan genç dostun verdiği ikinci bilgi ise kalbinde zerre kadar imanı bulunan herkesi sarsacak, kahredecek cinstendir. Şu anda Amerika’da yaşayan örgüt üyelerinin çocuklarının büyük çoğunluğu tamamen dinden uzaklaşmış durumdadır.Bunlardan bir kısmı içki, kumar, uyuşturucu düşkünü, haramların her türlüsüyle içli dışlı hale gelmiş, diğer kısmı ise tamamen ateist olmuştur.

FETÖ elebaşı tarafından, İslam’a hizmet adı altında kandırılarak buralara getirilen aileler, yaşadıkları bu vahim durumun şokuyla sarsıntı içindeler. Kimse ne yapacağını bilmiyor, dışlanmaktan korktukları için de ses çıkaramıyor.

FETÖ elebaşının, bu durumdan zerre kadar üzüntü duyduğunu, duyacağını sanmıyorum. Artık biliyoruz ki, o, insanları dinden uzaklaştırarak dinsiz yapma misyonu için figüre edilmiş bir aktördür. İlk günlerinde sergilediği aşırı dindar görüntüsü, sadece bir aldatma ve oyundan ibarettir. Zaten, feraset ve basiret sahipleri ondaki bu şeytani yanı daha ilk gördüklerinde keşfederek çevresini uyarmış; büyük kitle ise bu gerçeği ancak 15 Temmuz sonrası kavrayabilmiştir.

23/5/1991 tarihli, Fırat Kültür Merkezinde yaptığı sohbetinden alıntıladığım aşağıdaki ifadeler, onun kendisi hakkındaki nihai hükmü ifşa etmesi bakımından çok önemlidir. Evet, gizli açık pek çok cinayetin ve özellikle 250 vatan evladının şehit olduğu, üç bin insanımızın yaralandığı 15 Temmuz kahpe darbe teşebbüsünün faili ve azmettiricisi bu hainin, dini bağlamda düştüğü dereke aynen kendisinin ifade ettiği şekildedir.

“İbn-i Abbas ve kendi gibi düşünen sahabelerden bazıları, tabiinden bazıları, İbn-i Abbas’ın arkasında yürüyenler, katilin kâfir gibi ebedi cehennemde kalacağına hükmederler. Elli defa tövbe etse, hayatı boyunca da namaz kılsa, katil ebediyen cehennemde kalacak kanaatindedirler.”

Biz de aynı kanaatteyiz. Onu ancak cehennem paklar…