Şu günlerde, FETÖ yandaşları ve de artıkları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hasta olduğu, iş yapamaz hale geldiği yalanına sarılarak, hayali bir kurtuluş limanına demir atmakla meşguller.

Gazetemiz yazarlarından Dr. Ali Akben, kırk yıllık hekimlik tecrübesini de şahit tutarak onlara çerçevelik bir yazıyla cevap verdi.Teşhisi de hastalık değil yorgunluk. Bu alanda söz elbette hekimlerindir. Okuyamayanlara “Cumhurbaşkanı hasta yalanı” başlıklı yazıyı okumalarını öneririm…

Ben, yazıda söylenenleri aynen kabulle birlikte,Reis’in hal, hareket ve durumunda etkili olduğuna inandığım iki hususa dikkat çekmek niyetindeyim. Bunlardan ilki sorumluluk bilinci, ikincisi ise aksiyon ve hamle yanının pandemi sebebiyle tahdide uğraması.

Hakikat, kimin basiretineperdesini aralamış ve bilgi denilen mana oluşmuşsa, mutlaka sorumluluk, ödenmesi gereken bedel, yerine getirilmesi gereken yükümlülük keyfiyetiyle sahibinin kalbinde, vicdanında, derkentüm benliğinde her gün daha da artan ölçüdevarlığını duyurmaya başlar; ve kişiyi karşı konulamaz zorlama ile bildiğini bildirmeye, gördüğünü gördürmeye teşvik eder. Böylece kişinin kişiliği ilehakikat arasında güçlü sempatiler oluşur. Zamanla sempatiler iç hakikate dönüşür, daha sonra da iç ve dış hakikat bütünleşerek tek bir hakikat haline gelir.

Aklın yükü ağırdır. Bütün sorumlulukların ilk şartı ve bütün tekliflerin ilk muhatabı odur. Bireysel ve toplumsal her türlü isteğin, talebin dengesi onun varlığına endekslidir. Halimiz, ikbalimiz; mazimiz, istikbalimiz; durumumuz, konumumuz; birliğimiz, dirliğimiz; bu dünyamız, öteki dünyamız hep onunla ayakta, hep onunla mamurdur. Aklı yitik olanın işi de bitiktir.

İdrak, eşya ve hadiselere, hakikatin temsilcisi sıfatıyla nüfuz etmektir. İdrak, kozmik uyanışın insanda yansıyan yanıdır. Benin, bize dönüş ve dönüşümü periyotlarında iradenin de eşlik ettiği hep ilk adım odur. İdrak, üniversal sorumluluğu seziş ve bu sorumlulukla hayret kuşağında yekpare ürperiştir.

İrade, insanın yaratılış hikmetine dayalı kazanımlarının bütününe denk ağırlıkta sorumluluk sebebidir. Halife varlık seçkinliğini haklı ve anlamlı kılan daodur. İstidatlarına sınır, kabiliyetlerine tahdit konulmadan sonsuzyükseliş ya da alçalışın bu imtiyazlı namzedine verilenmevcuda müdahale ve varlıkta tasarruf yetkisi de yine insanın ihtiyar ve iradesiyle hangi seviyede sorumlu tutulduğunun bir göstergesidir. Ondaki cüzi iradenin kendisinde tükenip külli iradede yeniden varlığa ermesi, söz konusu sorumluluğun sonsuzluk katmanlarında ebedileşmesidir.

Sorumluluk bir şuur meselesidir. Bu şuuru elde edenler ve bu şuurda derinleşenler, sorumluluk harici eşya ve hadiselere göreceli de olsa ilgisizdirler. Reis’te gördüğümüz de böylesi bir sorumluluğun yansımalarıdır.

Gerçek aksiyon ve dava adamı, çalışma yoğunluğu nedeniyle değil pasif kaldığında yorulur, bitkin düşer. Pandemi sebebiyle bir seneyi aşkın bir süredir aksiyon ve hamleleri sınırlanan Tayip Erdoğan bu sebeple yorgundur, denilebilir. Ne ki, onun bugünkü şartlarda dahi gösterdiği performans, dünyaca ünlü pek çok siyasetçinin hayal sınırlarını dahi zorlayacak ölçekte yüksek frekanslıdır.

Çalışmak, yorgunluk nasibinden haz alma bahtiyarlığıdır. Zamanla, mekanla yarışmak sınır tanımaz bir aşkınlık halidir. Yeni bir şeyler yapma (ibda),inşa ve terkipte yaşanılan bir vecit, bir istiğraktır. Çalışmak ibadettir. Çalışmak, Rabbin “Faal” adıyla bütünleşmektir. Çalışmak şevki, şevk iştiyakı kamçılar. Gayretin semeresi, bağrında yeni çalışmaların nüvesini, çekirdeğini taşır. Böylece oluşan velut döngü işlevsel kalıtımını devam ettirir, gider. Rabbimiz, çalışma aşk ve şevkini daim kılsın, bizim Reis’te gördüklerimiz bunlardır…

FETÖ elemanları ve onlara yardakçılık edenler hiç sevinmesinler. 2023 ve sonrası da inşallah Cumhur İttifakının zafer yüklü başarı dönemleri olacaktır. İçlerinden tövbe edip intibaha gelenler dışında FETÖ ve yardakçılarını bekleyen ise hep hüsran üzerine hüsrandır.