Öyle bir süreç yaşıyoruz ki “doğrular ile yalanlar” iç içe geçmiş vaziyette! Bu sebeple eminim sizler de bir haberi ilk okuduğunuzda şüpheyle yaklaşarak; “Acaba gerçek mi?” sorusunu daha çok sormaya başladınız.

“Yalanı ilk uyduran kazanır” mantığı “siyasetteki muhaliflerin” temel çıkış noktası haline geldi. Yetkililerden bazen ivedilikle cevap gelmeyince de algılar alıp başını gidiyor. Binlerce insan “uydurulmuş yalana” çoktan inanmış oluyor.

Bu durum öyle “kronik hal” aldı ki muhalefete oy veren insanlar da gerçeği ve sadece hakikatin kendisini duymak istiyor.

“ANKETLERE BAKIŞ”

Seçimler yaklaşırken anketler önem kazanabilir, ama şu anda anketler yalnızca birer algı yönetimi olarak görülüyor. Henüz Cumhurbaşkanı adayını bile açıklamayan CHP, İyi Parti ve HDP’de asıl “siyasi bombalar” patlamadı.

Neyin anketini yapıyorsunuz? “Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında ‘şu şu şu’ isimler aday olursa kime oy verirsiniz?” diye soran bir anketin ciddiyeti mi olur?

“TEZKERE OLAYI İYİ PARTİ’YE KAYBETTİRDİ”

Tezkereye “evet” demesine rağmen ittifak ortağı CHP’nin “hayır” oylarına esaslı tepki göstermeyen İyi Parti kendi tabanında kırılmaya yol açtı. Yani “evet” diyerek milli duruş sergileyen İyi Parti’nin samimiyeti “ilk kez” seçmeninde soru işaretleri oluşturmaya başladı.

HDP’yi sümenaltı edip görmezden gelen İyi Parti tabanı CHP’den rahatsız değildi ve “durumu idare etme” görüntüsü veriyorlardı. Fakat bu kez CHP “ortada” durmamış ve terörle mücadele gibi önemli konuda HDP ile saf tutmuştu.

İyi Parti’nin geçen haftaya kadar “görmezden geldiği” sadece HDP vardı. Şimdi CHP’nin tezkereye hayır oylarını da görmezden geliyorlar. Onu görme, bunu görme, başka..? Siz görmezden geliyorsunuz diye İyi Parti’ye oy veren vatandaşın da görmezden geldiğini mi zannediyorsunuz?

“GİZLİ BİR ADAYLARI MI VAR?”

Hayır! Gizli veya açık bir adayları henüz yok! “Gizli” adayları varsa da bunu CHP ve İyi Parti’nin milletvekilleri bile bilmiyor.

İşte CHP ve İyi Parti’nin kaybettiği nokta burası! Ekonomiyi konuşacağız ama muhalefet cephesinde “ekonomik tedbirleri” kim uygulayacak? Yol haritasını kim çizecek?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın rakibi kim? Akşener mi Kılıçdaroğlu mu? Mansur Yavaş mı Ekrem İmamoğlu mu? Yoksa partiler üstü ortak aday mı?

Bu mevzu CHP ve İyi Parti ittifakına sürekli kan kaybettiriyor.

Ortada 20 yıldır ülkeyi yöneten ve yeni olaylar karşısında yeni politikalar üretebilen bir Recep Tayyip Erdoğan var! Rakibi kim? Sanırım Başkan Erdoğan’ın rakibi yine kendisi!

Artık insanlar CHP, İyi Parti, HDP blokunun vaatleri ile Ak Parti dönemini karşılaştırmıyor.

Neyi karşılaştırıyor?

Ak Parti döneminin icraatlarını yine Ak Parti ile karşılaştırıyor. 2002’de şöyle yapmıştı, 2007’de böyle yapmıştı, 2014’te öyle yapmıştı. Bu tabloda hep Ak Parti dönemleri var ama CHP, İyi Parti, HDP vaatleri yok!

Bu sebeple Ak Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı büyük düşüşler yaşamıyor.

Türkiye’nin en sevilen siyasi lideri hâlâ Recep Tayyip Erdoğan, aynı zamanda “en çok oy alan” lider konumunu koruyor. Bu unvanını bir gün bile kaybetmedi.

“2023’E GİDEN YOLDA SON TABLO”

Olaylara Ankara’dan bakınca ben her iki ittifakın da oy oranlarının %48 ile %52 arasında değiştiğini görüyorum. Yani her ikisi de mesela %45’in altına inmedi, %55’in üstüne çıkan da yok!

Hangisi %48, hangisi %52?

Önemli olan oranların “an itibariyle” kimden yana ağırlık kazandığı değil!

Burada önemli olan 20 yıllık iktidarın hâlâ oy oranlarını büyük ölçüde koruyor olmasıdır. Bu da 2023’e giden yolda iplerin CHP, İyi Parti, HDP ekseninde değil; Ak Parti, MHP ekseninde olduğunu gösteriyor.

Ekonomik noktada şayet vatandaşlar hafif bile olsa yukarı yönlü ivme görürlerse 2023’ü yine Başkan Erdoğan kazanır. TBMM’de milletvekili sandalye sayılarında da aday gösterilen isimler doğru tespit edilirse çoğunluk yine Cumhur İttifakı’nda kalmaya devam eder.

Muhalefetin hedefi ülkeyi yönetmek olsaydı başarılı olmalarına dair beklentiler gerçekçi olabilirdi. Ama muhalefetin topyekûn tek hedefi Erdoğan’ı devirmek!

Daha adaylarını belirleyemeyenler acaba yeni hedefler belirleyebilecek mi?