BIST10.616,09%0.00
USD40.4178%0,07
EURO47,5221 %0.56
ALTIN4.457,31 %1.04

“Oyun büyük”se ne yapmamız gerekir?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
27 Aralık 2021 09:41

Gazetecilik hele hele yazarlık Allah’ın kuluna bahşettiği bir yetenek olsa da kişi bu ilhamını insanlığın faydasına kullanmayıp bir yerlerden besleniyor, ihanet sarmalıyla birlikte hareket ediyor ve havasını soluduğu – suyunu içtiği – ekmeğini yediği ülkemizin altını oymaya çalışıyorsa elbette ki bunun hesabı hem bu dünyada ve hem de öbür dünyada sorulur, sorulacaktır.

Farklı inanç, görüş ya da çeşitli kimlikli olunsa, birileri bir şekilde bukalemun gibi kamufle olsa da gün gelir yaptıkları bumerang etkisiyle kendilerine döner, dönecektir. Milletin, devletin, dinin ve aziz vatanımızın hayrına çalışanlara karşı istediklerini elde edemeyip “5. Kol” olarak görev yapan yazılı, sözlü ve görüntülü basın (nam – ı diğer “medya”) birilerini “minik kuş” ya da “haber kaynağı” olarak kullanıp işbirlikçilerini deşifre etmek istemese de er ya da geç gerçekler ortaya çıkar, çıkacaktır. Çünkü gerçeklerin böyle de berbat (!) bir huyları var.

Eski tabirle “yalama” – “liboş” kılıklı gazeteciler, son 20 yıl içerisindeki AK Parti iktidarının yaptığı faydalı işleri görmezden gelip bunları ifade eden meslektaşlarını – pardon rakiplerini – “yandaş” ya da yalaka olarak addetmeleri, sadece hedef şaşırtır – farklı adres göstermeye yarar. Meyveli ağacın her zaman taşlandığına şahit olsak de bu bizi; doğru bildiğimiz yoldan – Hakk bildiğimiz mücadeleden – devlet / millet / din / aziz vatan gibi bağlılık duygularımızdan döndürtmez, ters yüz ettirtmez, kopartmaz. Bunun içindir ki biz bir şeyleri ifade ediyor ve bunun mücadelesini “haklı” olarak veriyorsak, bu bizi; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN ve onun üzerinden AK Parti iktidarının avukatı ya da yılmaz savunucusu yapmaz, yapmayacaktır. ERDOĞAN’ın yaptıklarını – şaheserlerini siz yapın, sizleri alkışlamayan, desteklemeyen – kendi adıma söylüyorum – namerttir ve galiz küfürle şerefsizdir. Yapamazsınız, siz de; ne o cesaret, ne o basiret, ne o feragat, ne o belagat ve ne de o aşk / sevda vardır. Bunun en büyük örneğini 2019 da kazandığınız belediyelerde yaptıklarınız ya da yapmadıklarınızda görüyoruz, o yüzden “geçin bu işleri”, yemiyor artık!...

Ülkemizde “istemedikleri” ideoloji ya da siyasi cephenin iktidara gelmesini hazmedemeyen küçük bir güruh var. Bunlar sayı olarak az olsa da etki olarak çok olduklarını zanneder, kuru bir gürültü kopartarak gündem değiştirmeye çalışırlar. Sorsan “ulusalcı” dırlar, vatanı herkesten / senden - benden çok seviyorlar, onlara göre de – bir yerlerden hatırlayın - “vatan elden gidiyor!”. Her söyledikleri “yalan”, her yaptıkları asparagas (uydurma) çıkınca, tornistan huylarından vazgeçmeyenler, dışarıdan aldıkları malî ve siyasî desteklerle birilerinin değirmenine su taşıyor, taşımaktan da vazgeçmiyorlar. Artık iyice zıvanadan çıkan ve deşifre olanların “oyun” ları birbir dökülmeye başladı. ERDOĞAN’ın “oyun büyük” demesinin ardı boş değildir. “Gezi” de gördüklerimiz, 15 Temmuz’da yaşadıklarımız, Ağustos – 2018 küresel ekonomik krizinin etkileri ile son iki yıldır yaşamış olduğumuz korona virüsün pandemik etkileri ve ardından – her haliyle “küresel bir müdahale” olduğu belli olan - 6 aydır yaşadığımız ekonomik darbenin iyice su yüzüne çıkması ve bunlar üzerinden oluşturulan algılar sayesinde hıyanetin pik yapması bizleri çok derinden de düşündürmelidir. Gerçekten de oyun çok büyük!...

Her defasında söylemekten bıkmadığımız; “ERDOĞAN ÇALIŞIYORSA BUNLARI MEZARA GÖTÜRMEYECEK, “KALICI ESER” OLARAK BU “AZİZ VATAN” A BIRAKACAK VE SİZDE HEPSİNDEN YARARLANACAKSINIZ. SİZE GÖRE ÇALIYORSA YANİ HIRSIZSA İSPAT EDİN, HEP BİRLİKTE HEM BU DÜNYA VE HEM DE ÖBÜRÜNDE İKİ YAKASINA YAPIŞIR, HEP BİRLİKTE HESABINI SORARIZ!” ama bunun böyle olmadığını, birer müfteri olduğunuzu da hepimiz biliyoruz. Çünkü ispatlayamıyor sadece “çamur at, tutmasa da izi kalır!” mantığıyla hareket ediyor ve çamurla uğraştığınız için de çamurlu ellerinizle kalıveriyorsunuz. Unutmayın ki; “GÜNEŞ, BALÇIKLA SIVANMAZ!...”

Başlarken ne dedik bizim “minik kuş” larımız – aslı astarı olmayan haber kaynaklarımız yok, her iki dünyada da bizi aziz eyleyecek dostlarımız var. İşte bu dostlardan biri son zamanlarda ülkemizde yaşanılan olumsuzlukların arka planında ne ya da kimlerin olduğu konusunda “Neoconların Türkiye’yi Parçalama Planları” adı altında iki İngiliz gazetecinin sosyal medyada gerçekleştirdiği programını gönderdi. Bu vesile ile bu aziz ağabeyimize içtenlikle teşekkür ediyor, “Tarihe not düşülmesi” ve oynanan oyunlara karşı neden ders almamız gerektiği konusunda kalıcı bir şeyler bırakabilmek için şimdi sizlerle bu röportajı paylaşıyorum:

Alex Christoforou;

İşte bu oldukça yeni. Türk Demokrasi Projesi. Türkiye’de hükümeti değiştirmeye çalışıyorlar ve halkı sokağa dökmek için uğraşacakları görülüyor ve tahminime göre hedeflerinde, eğer başarılı olurlarsa tabii, hedeflerinde bir çeşit iç savaş çıkarmak var. Bu “mükemmel” stratejinin arkasında JOHN BOLTON var.

Alexander Mercouris;

Şunun altını çizmek gerekir ki bu projenin demokrasi ile uzaktan yakından bir alakası yok. John Bolton bu projeyi yöneten “deha” gibi görünüyor. Şu konuda haklısın ki bu proje tamamen Neocon’ların işi ve şimdi de bunlar hedeflerine Türkiye ve Erdoğan’ı almışlar gibi görünüyor. Şimdi, bunun beni şaşırtmadığını söylemek zorundayım. Erdoğan, ABD’nin düşmanı olduğu için değil, Türkiye bir NATO üyesi ve hepimiz biliyoruz ki bir müttefik. Ancak Erdoğan’ın özellikle Orta Doğu, Doğu Akdeniz ve Orta Asya’da yürütmüş olduğu politikalar ve politika anlayışı sadece Amerika’nın değil aynı zamanda diğer güçlü ülkelerin ve özellikle de Neocon’ların çıkarlarına aykırı düşüyor. Yani Irak gibi ülkelerde, Suriye’de, Erdoğan onların kurallarına göre oynamayı reddediyor. Ruslarla silah anlaşması yaparken de oldukça rahat ve korkusuz davranıyor. Putin’le inişli çıkışlı bir ilişkileri de var. Doğu Akdeniz için farklı fikirleri de var. Bunları örnek olarak gösterebilirim. Ee tabii ki ne olacaktı, onlara göre Erdoğan’dan kurtulmak gerekirdi. Çünkü Neocon’ların çıkarlarına % 100 hizmet etmiyorsanız, onların sözü ve onayı ile hareket etmiyorsanız, onlar sizi yok etmek için harekete geçiyorlar. İşte “Türk Demokrasi Projesi” tam olarak böyle bir şey.

Söylüyoruz ve söylemeye de devam edeceğiz; “OYUN BÜYÜK”. Bunları elin gazetecisi anladı da bizim gezi zekalılar anlamadı, anlamak istemiyor. Biz bunlara karşı Emekli Amiral Cihat YAYCI’nın da dediği gibi “son viraj” dan geçiyor ve ölüm – kalım tercihine zorlanıyoruz. Bunlar “Biz, “bitti!” demeden bitmez!” gerçeğini çok iyi bildikleri için ellerindeki tüm kozları sahaya sürecek, argümanları ve eteklerindeki taşları da birbir dökeceklerdir. Bu süreç içerisinde hem devletimizin, hem milletimizin ve hem de bu uğurda canını dişine takan başta Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN olmak üzere tüm yetkililerimizin yanında olmaya devam edecek ve tuzakları – Allah’ın izniyle – bir kez daha başlarına yıkacağız. Unutmayalım ki;

“Sahipsiz olan vatanın batması haktır,

Sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır!...”

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı