BIST9.090,54%0,12
USD32.3834%0.12
EURO34,9813%-0.10
ALTIN2.326,08%0.24

Toplama araba ve Türk siyaseti

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
18 Kasım 2021 09:25

Dava, ideoloji, kurumsal yapısı ve sistemi olmayan siyaset; topal ördeğe benzer. Topal ördeğin de durumu ortada olduğuna göre…

Prematüre doğan – seçim sistemi tam olarak oturtulamayan Türk demokrasisine yer yer darbe – muhtıra – balans ayarlarıyla ilaç (!) olunmaya ve bu sayede demokrasiye can (!) verilmeye çalışılmış, çare olarak görülen yeni partiler üzerinden parçalanmışlıklar da çocuğu katletmekten öte götürememiş, demokrasinin defin işlemleri hızlandırılmıştır.

Dedik ya; dava, ideoloji, sistemi olmayan ve kurumsal kimliğini oturtamayan bir siyasete ve onun engin tecrübesine (!) sahibiz. Bunu herkes dile getiriyor ve akıllarınca çözümler bulmaya, bu girdaptan kurtulmaya, demokrasinin nimetlerinden faydalanmaya çalışıyorlar. Bunun yolunun da yeni bir partinin kurulmasından geçeceğini ve bu yolla siyasete yeni bir nefesin katılacağını, Türkiye’nin artan parti sayılarıyla “çok sesliliğe” örnek olacağını dile getirenler; bu ülkeyi parti çöplüğü olmaktan ve aldıkları yardımlar sayesinde de Hazine’yi yağma etmekten kurtaramadılar, kurtaramıyorlar.

1983 yılında kurulan Anavatan Partisi (ANAP)’nin – mevcut şartların zorluğundan ve gerçek manada “kurtarıcı” olarak görülmesinden dolayı – iktidara gelmesiyle birlikte, parti içerisinde “dört eğilim” den bahsedilmiş, kişilerin ağırlığı ve gücüne göre herkes kendi dava ve ideolojisini “temsil etme” ye çalışmıştır. Türk siyasetindeki bu modelleme – bilhassa “sağ kesim” başta olmak üzere - zamanla “moda” haline gelmiş, bundan da “ümit” beklenmiştir.

İktidara gelmek için kırk takla atan – olmadık yollara başvuran siyasi partiler, içlerine alıp yola çıktıkları her bir partiliyi “dava – ideoloji arkadaşı” olarak görmüş, sonrasında muhalefete düşünce ve ayrılıklar baş gösterince bu metodun yanlış olduğu tecrübe edilmiştir. Diferansiyeli başka, şanzımanı başka, motoru – aküsü – bujisi – karbüratör ve radyatörü başka, kaporta ve karoseri de bambaşka olan bu “toplama araba” ne kadar yol alabilir ki ya da yol alabildi mi? Ne yazık ki bu arabanın verimli olmayacağı ancak yarı yolda kaldığı anlaşılınca görüldü ve bu, ülkemizin, siyaset ve gelecek uğruna çok zaman kaybetmesine sebep oldu, çok yazık!...

Turgut ÖZAL liderliğindeki ANAP’ın - ÖZAL’ın cumhurbaşkanı olmasından sonra - önce Yıldırım AKBULUT’a ve sonrasında da Mesut YILMAZ’a teslim edilmesi (kaderin acı cilvesine bakın ki bu üç ismin hepsi de rahmetli oldu), yanlış koalisyonlarla yönetilmesiyle birlikte dağılması ve DYP’nin de aynı kaderle yüzleşmesi, DSP’nin aynı yolu takip etmesi ve “dava – ideoloji – sistem” leri bir taraf bırakıp “liderlik” le yönetilmesi, liderlerin ölmesiyle birlikte de partilerin; ya esamelerinin okunmamasına, ya siyaset sahnesinden silinmesine ya da kıyıda / köşede sessiz bir şekilde siyaset mücadelelerine devam ettiğine şahit olduk, oluyoruz!...

1990’lı yılların başından 3 Kasım 2002 seçimlerine kadar dünya görüşü / fikriyatı / zikriyatı – metoduyla hiçbir şekilde birbirine benzemeyen partilerin oluşturdukları koalisyonlar; ülkemize zaman kaybettirmek, yılları heba ettirmek / boşa geçirtmekten başka bir şey yapmamışlardır. Gecelik repoların tavan yaptığı – insanların intihara sürüklendiği, ekonomik dar boğazların içerisine hapsedilen bir iş dünyasının girdabı içerisinde herkesin zar zor nefes almaya çalıştığı o hengameli dönemleri ne çabuk da unuttuk. Sebep olanlar herhalde öbür tarafta hesaplarını veriyorlardır!...

14 Ağustos 2001 tarihinde kurulup 3 Kasım 2002 seçimlerinde “tek başına iktidar” olan ve 20. kuruluş yılını geride bırakan AK Parti de toplumun tüm katmanlarına hitap edebilmek, kucaklayıcı olabilmek, parti kapatmalarıyla tekrar yüzleşmemek / Millî Görüş gömleğini çıkarttığını açıklayabilmek adına “toplama araba” yı andıran bir harekete girişti. Eğilimi ne olursa olsun gerek başka parti içerisinde olan, gerek bir şekilde siyaset dışında kalan, gerek % 10 seçim barajının kat kat altında kalan ve hiçbir şekilde barajı aşamayacağı anlaşılan siyasiler ve temsil ettikleri tabelaları, AK Parti şemsiyesi altında toplanmış ve bu ilk iki dönemde “başarı” getirse de zamanla arabada çatlak sesler meydana gelmiş, kırgınlar – kızgınlar ve küskünlerin her geçen gün artan sayısı da arızaların arşı aşmasına sebep olmuş, başarı grafiği her seçimle birlikte aşağıya doğru hızlı bir şekilde ivme kaydederek günümüze kadar gelmiştir, tecrübelere kulak tıkanılır – bilenlerle bilmeyenler bir tutulursa olacağı da budur!...

AK Parti’nin tüm iktidar dönemlerinde mutlak bir şekilde anti demokratik uygulamalarla yüzleşen dava arkadaşlarına sahip çıkmak, dava eri olmayanların çirkefliklerini örtbas etmek zorunda kalan ve bunları bir şekilde ifrazat gibi dışarı atmaya çalışan AK Parti, başta liderleri Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN olmak üzere yalnızlaştırıldı, yalnız bırakıldı. Aslında toplama arabayla yola çıkar, herkesi kendiniz gibi bilir, hak etmeyene hak ettiğinden daha çok değer verir ve “kardeşim” diye hitap ettikleriniz sizi yarı yolda bırakırsa, sonuçta olacağı da budur. “Abi” dediğiniz Bülent ARINÇ gibiler ara sıra çıkıp – kavgada bile söylenmeyecek – abes sözleri söylerse, artık daha ne beklersiniz?!...

Siyasette büyük bir vefa örneği sergileyen ERDOĞAN, devletin en üst makamlarına gelen arkadaşlarına sahip çıkmak – “kadrolaşmak” adına Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde oluşturulan “Yüksek İstişare Kurulu” (YİK)’na bunları “üye” olarak ataması, yanında / yakınında hissettirmesi, aslında büyük bir olgunluktan ziyade yanlıştı. Bunun örneğini son iki gündür yaşanılan tartışmalar üzerinden Cemil ÇİÇEK örneğinde de bir kez daha görmüş olduk. “Emeklilik Müessesesi” işletilmediği sürece meşveret edip danışmaya çalıştığınız insanların, kaplumbağa misali kabuğuna çekilen olmadığı ve tam tersine “sen de mi Brütüs!” dedirten hançercilerden olduğunu görürsünüz. Gösterilen vefaların karşılığı da bunlar olmamalıydı!...

Dönelim başa, Siz; toplama arabalarla yola çıktığınızda ya yarı yolda kalır ya da kaza yaparsınız. Bunların tekrar tekrar yaşanılmaması için “siz” den olanlarla yola çıkmanız, 2023 – 2071 yılı hedeflerinin tutturulabilmesi için siyasette ahde vefa – dava / ideoloji erinin olunması ve kalitenin devamlılığı açısından “toplama araba” tarzını tarihin çöplüğüne gömmemiz ve ders alma haricinde arkamıza bakmadan da yolumuza devam etmemiz gerekir.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı