BIST9.693,46%1,77
USD32.5863%0.18
EURO34,7760%0.26
ALTIN2.515,13%1.23

“Edep” de entübe edilmiş

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
12 Kasım 2021 09:22

Ekonomik krizler, dünya çapınca pandemi ilan edilen korona virüsün ahtapot gibi tüm alanları sarmalayan olumsuz etkileri, tavandaki siyasi çekişmeler, bir türlü sindirilemeyen ittifak ortaklıkları, büyük şehirlerdeki trafik keşmekeşi, endişe ve tereddüt halleri vb. gibi durumlar toplumumuzun ciddi derecede akıl sağlığını bozmuş ve buna bir de köhnemiş / tekdüze zihniyetlerin çağdışı kalmış söylemleri eklenince iyice tırlatma noktasına gelindi.

TV - internet paylaşım sitelerinin ekranları ile sosyal medya platformlarındaki kişisel hesaplar üzerinden öyle galiz küfür – hakaret ve aşağılık ifadeler kullanılıp ayyuka çıkmış durumda ki insanoğlu bunlar karşısında insanlığından utanmış oluyor. Hani “yer yarılsa da içine girsem!” cinsinden utanılacak her bir söz, eylem ve hareketler neredeyse şirazesinden çıkmış durumda!...

Toplumun gözü önünde en fazla dikkat etmesi / temkinli davranması gereken “siyasiler” ve ekranlardaki “rol model” figürler başta olmak üzere toplumun hiçbir ortamında artık sevgi - hoşgörü – edep – ahlâk – anlayış kalmamış, bunların yerini ise kavga – hakaret – hoşgörüsüzlük – ahlâksızlık – edepsizlik gibi tamamen vahşi kavimlerin hâlleri almış durumda. Hangi ara bu kadar bozulduk yoksa çoktan bozulmuştuk da bu kadar mı aleni bir şekilde meydana çıkmamıştı. Ne bu ifrazat, ne bu şiddet, ne bu celal, ne ya da nelerdir paylaşılamayan, gerçekten de çok merak ediyorum!...

Bir milletvekili çıkıyor bir şehit yakınına aleni bir şekilde küfrediyor, akşamında ise tornistan yapıp güya özür diliyor, atalarımızın “özrü kabahatinden büyük!” dedirten cinsten bir özür. Tam da bir komedya!... Bir milletle bu kadar da alay edilmez, akıl – hafsala bu kadar da zorlanmaz, zorlanmaması Büyüklerimizin de dediği gibi “Edep, ya hû!...”

Milletine – hele hele bir şehit yakınına aleni bir şekilde / ulu orta küfredecek kadar gözünü öfke ve nefret bürümüş birinin vekilliğinin düşmesi için 11 Kasım 2021’de Meclis’e fezleke hazırlanıp gönderilmiş, bekleyip görelim ama zihniyet değişmediği sürece vekilliğin düşürülmesi de bir çözüm olmayacağa benziyor, önemli olan “insanın, insanlığından olmaması” dır.

Toplumumuzun absürt bir dizi gibi seyrettiği bu curcuna tam durulandı derken bir de kendini bilmez bir turizm yöneticisinin (!) 10 Kasım’da attığı hakaret dolu tweeti de bu olaylara tuz biber ekti. “Övgü” yapayım derken “sövgü” yle nefretini kusan bu kendini bilmez zat da sonrasında – alışılagelmiş davranışla – hakaret dolu mesajını silip özür mesajı yayınladı. Gerçekten de nereye gidiyoruz? Bir birey dinine, geçmişine, köklü bağlarına, inanç değerlerine bu kadar mı yabancı olur – utanır, hor – hâkir görür ve hakaret eder. Bazen içimden “anneniz sizi doğuracağına taş doğursaydı ya da başka bir şey yapsaydı!” demek geliyor. Gerçekten de çok yazık. Övmeyle – sövmeyle değil, sevgi ve bunun devamlılığını göstererek “bağlılık” olur.

Her dönem ya da sisli ortam ile ayakların hafif yan basıldığı durumlarda birilerinin düğmeye basması gibi solo / koro şeklinde ciyaklayan, yaptıklarıyla bir yerlere mesajlar vermeye – verilen her emre amade / dostlarının istedikleri her şeye hazır olmaya çalışanlar, afişe ve deşifre olunca ya “özür” silahına ya da “yanlış anlaşıldık!” bahanesinin arkasına saklanıyorlar. Bırakınız bu iş ve tavırları, artık yemiyorlar, çoktan yakayı ele verdiniz!...

Meşhur Bedevi hikayelerini biliyorsunuz. Hani işlediği her günahta “şeytan” ı suçluyordu ya. İşte bu modern (!) Bedeviler de yaptıkları karşısında sürekli olarak suçu şeytana atıyorlar. Şairin “acırım tükürüğe, billahi tükürürsem yüzüne!” dedikleri cinsten olan bu insan müsveddeleri ya kendilerine çekidüzen vermeli ya da bir an önce ait oldukları / yularlarını teslim ettikleri / akıllarını kiraya verdikleri ve her şeyden önemlisi de özenti duydukları Batı (Avrupa) ve Amerika’ya gidebilirler. Artık bu asil / aziz millet ve bu kutlu devlet, bu boş yükleri – boş teneke seslerini – edepten yoksun bu tipleri kaldıramıyor, sineye de çekemiyor.

İnsan; kendine yakışan hareket – edep ve ahlâkla insandır, insan olur ve onu diğer canlılardan ayıran da bu özelliklerdir. Hayvanların bile yapamayacağını / yapmayacağını yapmak, sizi; modern, akıllı, edepli bir varlık hele hele “eşref – i mahlukat” yapmaz, yapmayacaktır. Ahlâkî – millî – manevî değerlerimizi, “değersiz” hâle getirmeniz ya da yok etmeniz sizi “sizden” eder, kelimenin tam anlamı ve Kur’an’ın ifadesiyle de “Belhum Adal” (Hayvandan da aşağı) bir yaratık eder, bu gidişle edecektir de!...

Edebin entübe edildiği ve bu gidişle de hiçbir tedaviye cevap veremeyeceği aşikâr iken, en azından kalanların kırıntılarının sağlıklı bir şekilde varlıklarını idame ettirebilmeleri için tüm değerlerimize sımsıkı sarılabilmeli, baş tacı etmeliyiz. En azından bunu insanlığımızdan olmamak adına yapalım, olmaz mı?!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı