BIST9.716,77%-0,05
USD32.5495%0.04
EURO34,9549%-0.05
ALTIN2.440,27%0.17

“Aşı karşıtı” mıyım?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
21 Ekim 2021 10:03

Korona virüsle ilgili yazdığım yazılardaki cümleleri birbirine eklersem buradan Çin Seddi’ne yol olur. Neden mi Çin Seddi, çünkü; aşının çıkış (!) yeri olarak Çin gösteriliyor da ondan. Biraz da asık suratlara moral gelsin de yüzümüz gülsün!..

“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur!” sözünden de hareket ederek toplum (kamu) sağlığına önem verilmesi, sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi, doğa – tarım – orman ve hayvancılığa yatırım yapılması ve ülke geleceğinin bunlara bağlı olması konularında defalarca “uyarı” mahiyetinde yazılar kaleme aldık. Bu konularda alınacak tedbirlerin iktidarlarla uzaktan ya da yakından ilgisi olmadığı ve tamamen devletin kalıcı politikaları olması gerektiğini de sürekli olarak dile getirdik. Bizi yakından tanıyan ya da bilenler, içimizdeki insan ve vatan sevgisinin de boyutlarını gayet iyi bilirler.

Dillendirilen her bir komplo teori ve ideolojilerinde “gerçeklik” payı aramadan, önü / arkası araştırılmadan karşınızdakini “şüpheci” olarak addetme; işi hafife almak ve yaşanılanları küçüksemekten ibaret olur. Bu çerçeveden bakarak yaklaşık iki yıldır pandemi etkisi altında olduğumuz korona virüsle ilgili mutat aralıklarla yazılar yazıyor, araştırma ve haberler paylaşıyor, bu bela ve musibetin üstesinden nasıl geleceğimiz konusunda kafa yormaya çalışıyoruz. “Aşılar” da bu konulardan biridir, hatta en önemlisidir.

“Aşılar” ın toplum sağlığı / bağışıklığı açısından “olmazsa olmaz” tıbbî bir uygulama ve koruyucu özelliği olduğunun gerçeğini defalarca söyledik, saydık. Ancak içeriği, sonuçları, dozaj sayı ve uygulamaları, menşei, arka planda yer alan gerçekleri tam olarak aydınlatılmadan “zorunlu hâle” getirilerek uygulatılması, ilerleyen süreçlerde farklı sonuçlar doğurursa / olumsuz etkiler meydana getirirse bunun hesabını kim ya da kimler verecek. Böyle bir enkazın altında bir nesil kalır ve gelecek nüfus iddia edildiği gibi kısırlaştırılır / genleri bozulursa, ırklarımız ne hâle gelir ve buna da “hamdolsun teğet geçti” mi diyeceğiz?!..

İşte bu ve buna benzer serzeniş ve şikâyetlerde bulunduğumuz yazılardan dolayı bizleri iktidar ve aşı karşıtı olarak yaftalayan / bu damgayı vuranlara karşı elbette ki bizim de yapacağımız savunma ve söyleyeceğimiz sözlerimiz de olacaktır. Şöyle ki;

Her insan gibi bizim de uhrevî ideolojimiz / siyasî görüşümüz vardır. Bu bizi körü körüne itaatkâr yapmayacağı gibi şeksiz / şüphesiz her şeye de “evet” dememizi gerektirmez, gerektirmiyor. Olumlu olan her şeyi savunduğumuz / alkışladığımız gibi olumsuz olan her şeye de “hayır” demesini de bilir, gerekli olan eleştiri ve tenkitleri de yaparız. Bu konudaki hassasiyetimiz “çiğ yemediğimiz için karnımız ağrımaz, ağrımayacaktır” gerçeğidir. Bunlarla ilgili kimseye veremeyecek hesabımız olmadığı gibi göbekten de bağlı değiliz, vefa borcumuz da yoktur. Hele hele yandaş / yalaka / yağcılığın hiçbiri kitabımızda da yazılı değildir. Bunları bir kenara not ederek mevzumuza devam edelim;

Eskilerin deyimiyle “Sultan Süleyman’a kalmayan bu dünya kimseye de kalmaz!”. Bu açıdan baktığımız zaman mevki / makam ve koltukların “kalıcı” ve haksızlıklar karşısında susanın da kör – sağır ve dilsiz bir şeytandan farkının olmadığını da bilmemiz gerekir. Yılmadan / korkmadan / dur – durak bilmeden doğruları ifade ettiğimiz için de “baki kalan gök kubbede hoş bir seda” bırakarak gitmek istiyoruz. Bunun içindir ki lafı evelemeden / gevelemeden / kalemimizi de kıvırtmadan – her konuda olduğu gibi de – “aşı” konusunda da gerçekleri sizlerle paylaşmaya ve “gelecek” adına tarihe not düşmeye devam edeceğiz, bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın!...

Adı – sanı – mevkii – makamı – koltuğu ya da ismi / cismi ne olursa olsun korona virüsle ve aşılarla ilgili hikâyesi / anısı olanlar – istedikleri takdirde isim ve konumları bizde kalmak koşuluyla – bizlerle bunları paylaşırlarsa; gönüllere su serpmeye, ferahlık tohumları ekmeye ve bu vesileyle insanları – toplumumuzu da aydınlatmaya devam edeceğiz.

Sonuç itibariyle bir kez daha şunu belirtmekte fayda görüyorum;

Toplumumuzun lehine, faydasına olan her gelişmeyi alkışlar yanında / tarafında olurum. Aksi bir durumda şaibeli olan, milletimizin beyinlerinde “şüphe” şimşekleri çaktıran “aşı” da olsa bile “taraftar” ı değil, “karşıt” ı olurum. Sizce de bunları dile getiriyorum diye bu beni “aşı karşıtı” haline mi getirir ya da ben yazdıklarım ve söylediklerim yüzünden “aşı karşıtı” mıyım?!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı