Kurt, Türklerin sembolüdür. Çünkü; köpek suyu içerken gürültü çıkarır, korkunca havlar, darbe alınca inler. Oysa kurt, suyunu sessizce içer, ay ışığında ulur, darbe alınca inlemez, ölümden asla korkmaz. Boynuna ip bağlatmaz, esaret altında yaşamak yerine ölmeyi tercih eder.

* * * * *

Çinliler, barış içinde yaşamaya karar verdiklerinde büyük Çin Seddi’ni inşa ettiler. Yüksekliğinden dolayı hiç kimsenin tırmanamayacaklarını düşündüler. Fakat inşasından sonraki 100 yılda Çinliler üç misli daha fazla işgale uğradılar. Düşman piyade askerlerinin, hiçbir zaman duvara tırmanma ya da duvarı yıkmaya ihtiyaçları olmadı. Çünkü her zaman muhafızlara rüşvet verip kapılardan girdiler. Çinliler, yüksek duvarlar inşa etmelerine rağmen, duvar muhafızlarının karakterlerini inşa edememiştir. Eğer bir milletin medeniyetini tahrip etmek istiyorsanız; Aile yapısını, eğitim sistemini, tarihini, inancını, rol modellerini ve referanslarını küçümseyin, alçaltın.

* * * * *

Eskiden kitap okunurken sayfa kenarına notlar alınırken “sual” yerine, kelimenin son harfi “lam”, cevap yerine de kelimenin ilk harfi “cim” konurdu. Sayfa kenarında lam ve cim harfleri yoksa gayet açık bir metin anlamına gelir. “Lamı cimi” sözü de buradan gelmektedir.

* * * * *

12 Eylül 1980 tarihinde Türk askeri görünümlü NATO’nun şerefsiz generalleri, şanlı ordumuzu kullanarak darbe ile devletimizinyönetimini el geçirmiş, binlerce insanımızı göz altında işkence ve ilaçlarla öldürmüş ya da psikolojik olarak sakat bırakmıştır. Aradan geçen 40 yılda TBMM dahil hiçbir kurum bunu tüm açıklığı ile ortaya koyup milletimize anlatamadı. Şunu hiçbir zaman unutmamalıyız ki; BM, İMF ve Dünya Bankası, emperyal kapitalistlerin paravan kuruluşlarıdır.

* * * * *

1930’lu yıllar Irak, İngiliz mandasındadır. İngilizler Irak’a Nuri Said’i başbakan olarak atayarak kısmi yönetim serbestliği verirler. Nuri Said, bizim harbiye de okumuş, subay çıkmış, Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlerin tarafına geçmiş, İngilizlerin emrinde Türk ordusunu arkadan vuran bir haindir. İngilizlere de güvenerek Başbakan Nuri Said olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni ziyaret etmek istiyor, haber gönderiliyor, teklif ediliyor. Gazi Mustafa Kemal ATATÜK’ün cevabı nettir; “Sınırı geçer geçmez asker kaçağı olarak yakalayıp kurşuna dizdiririm.”

* * * * *

6 Ağustos 1941’de İkinci Dünya Savaşı bütün şiddeti ile devam ederken, Türkiye savaşın uğramadığı tek bölge oldu. Bu durum dönemin haber gazetesine şöyle yansıdı; “IŞIKLARINI SÖNDÜRMEYEN YEGÂNE MEMLEKET: TÜRKİYE”

* * * * *

Coğrafya kader değildir. Beceriksiz yöneticiler, kendi beceriksizliklerini örtmek için bu gün bizi kadere inandırmaya çalışıyorlar. Atalarımız bundan 2500 yıl önce yerin 100 metre altında 60 km su kanalları inşa ederek Tanrı dağlarının eteklerinden topladıkları suları tarım yaptıkları Tufan bölgesine getirerek topraktan daha fazla ürün almayı başarmıştır. Karız Kanalları, Orta Asya’da Tufan bölgesinde yapılmış yeraltı su şebekesi sistemidir. Dünya uygarlık tarihinin en önemli buluntularından biridir. Çinliler bu kanalları ülkelerindeki üç harikadan biri olarak gösteriyorlar.

* * * * *

“Kurtlar neden avlanmadan önce ulurlar. Zaten geyikler her şeyden habersiz değil midir?” diye soran delikanlıya bir ihtiyar şu cevabı verir; “Hayvanlar içinde kurtlar, insanlar içinde Türkler, kimseyi arkadan vurmaz.”

* * * * *

Bilge adam Aliya İZZETBEGOVİÇ; “Dağlara ne kadar haç dikerseniz dikin, gökyüzüne her baktığınızda Hilal’i göreceksiniz”.

* * * * *

Hoca Ahmet YESEVİ’ye sormuşlar; “Müslüman mısın?” o da “elhamdülillah Türk’üm Müslümanım” demiş. “Neden Türklüğü katıyorsun, biz dini soruyoruz” demişler. Hoca Ahmet Yesevi; “din seçim, Türklük kaderdir” demiştir.

* * * * *

25 Ağustos 1922 tarihinde Gazi Mustafa Kemal, dönemin dışişleri bakanı Yusuf Kemal Bey’e emir verir; “Telgraf, telefon ne varsa kesip Ege’yi dünyaya kapatın. Ecnebiler girmesin, ne yerli ne yabancı basın yayın görmesin. 15 gün Yunan ordusuyla baş başa kalacağız. Sizin vazifeniz Yunan ordusu yok edilene kadar dünyadan gelecek ateşkes çağrılarına kör sağır olup oyalamaktır. 220 bin kişilik Yunan ordusu yok edilmeden yapılacak her ateşkes Yunan’a yarar bize değil.”

* * * * *

Türk Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. David Cuthell; “ Birçok yabancı dil bilirim, bu diller arasında Türkçe öyle farklı bir dildir ki, 100 yüksek matematik profesörü bir araya gelerek Türkçe’yi yaratmışlar sanki. Bir kökten, bir düzine sözcük üretiliyor. Ses uyumuna göre anlam değişiyor. Türkçe öyle bir dildir ki; başlı başına bir duygu, düşünce, mantık ve felsefe dilidir.”

* * * * *

1945’de Fransız Ordusu, Cezayir’de bir gün içinde 45 bin insanı katletti. 1954 – 1962 yıllarında Fransa, Cezayir’de 1.5 milyon insanı öldürdü. O dönemde 10 milyon civarında olan Cezayir nüfusunun % 17’si Fransızlar tarafından soykırıma uğratıldı. Katil Fransa’nın, katil Ermenistan ile Suriye ve Libya’ya destek vermesi boşuna değildir.

* * * * *

Türk birliği kurulmuş olsaydı: Rusya, Azerbaycan’a “emrivaki” – işgalci Ermeniler’e “ateşi kes” diyemezdi; Çin, Doğu Türkistan’a zulüm edemezdi; İran Fars mollaları kırk milyon İran Türk’ünü ezemezdi. Türk Birliğinin kurulması; sadece Türk’ün değil, sömürülen ve ezilen tüm insanların da kurtuluşunun tek yoludur. Türkistan piri Hoca Ahmet YESEVİ boşuna “din seçim, Türklük kaderdir” dememişti.

* * * * *

İran Devrimi (1978 – 1979) öncesinde İran’ın gizli polisi ve istihbarat teşkilatı olan SAVAK, 1957’de ABD ve İsrail’in istihbarat subaylarının rehberliği ile oluşturuldu. 1960’ların başında CIA eğitim ekibi İran’dan çekildi. CIA yerine MOSSAD, İran’a giderek daha aktif hale geldi, SAVAK personellerini eğitti ve SAVAK ile çok çeşitli operasyonlar geliştirdi. İran devletinin aslında Yahudilerin himayesinde olduğu aşikârdır.