BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Zamanla zihin arasında siyasette kaypaklaşma

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
19 Ocak 2021 09:08

“Sen doğru ol, eğri belasını bulur!” öğretisiyle yetiştirilip devlet terbiyesi alan Türk Milleti, demokrasiyle tanışıp kendini siyasi partilerin içerisinde bulunca öyle fırıldak – öyle kaypak bir hâle geldi ki dansözler bile bunların yanında “acemi” kalır. İstisnaları bir tarafa bırakarak hiç kimse bu tespitimize kızmasın, doğrusu bu!...

Ülkemiz siyasetinde güdülen amaç eskiden “iktidar olmak” ve bu sayede yönetimin bir parçası haline gelmekti. Yaptıklarıyla başarılı ya da başarısız olmaları bir tarafa tarih sahnesi bunların sayısız figürleriyle doludur. Çok sesliliği ortadan kaldırmak ve koalisyon zihniyetini yerle bir etmek maksadıyla yeni getirilen “sistem” le birlikte; amacın, davanın, siyasi partilere bağlılığın, ideolojinin ya da adına ne derseniz deyin siyasetin ve bu alanda harcanan eforun artık bir anlamı kalmadı. Getirilen başkanlık sistemi sayesinde herkes eteğindeki taşları bir bir dökmeye başladığı gibi bazıları da kapalı kapılar ardındaki niyetlerini de gizleme gereği duymadan apaçık bir şekilde ortaya koymaya başladı. Bakmayın öyle üst perdeden dillendirilen “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” palavralarına. Siyasetin hamaset (!) sahibi figürleri, “başkanlık” sisteminin iptal edilip eski hükümet sistemine dönülmesiyle birlikte; o eski şaşalı günlerine dönme / kavuşma sevdasıyla yanıp tutuşuyorlar. Bu da “baş olma” sevdasının farklı bir versiyonu, makam hırsının ayyuka çıkmış fraksiyonu…

Siyasetteki fırıldak – kaypaklık – art niyetlilik hiçbir zaman bu kadar afişe olmamış, aşikâr bir şekilde yapılmamıştı. Dün AK partili olanlar bu gün CHP’li ya da başka bir partili, MHP’li olanlar İP’li, İP’li olanlar HDP’li, CHP’li olanlar SP’li, SP’li olanlar bilmem ne’li, eskilerin deyimiyle; “kim kime, dum duma” ya da “at izi it izine karışmış” bir siyasi anlayış aldı başını gidiyor. Böyle bir ortamda kaypaklık – fırıldaklık kelimeleri bile kendilerinden utanır olmaya başladı. Eskiden üç beş vekil çıkar partilerin kapılarını aşındırır ve bunlara “Meclis’in Renkleri” gözüyle bakılırdı, şimdi her taraf rengarenk olmuş ve gökkuşağına dönüşür bir vaziyet almış. Kitleleri peşlerinden sürükleyip onları yarı yolda bırakanlara, hayal kırıklığına uğratanlara, kendi şahsi emel ve çıkarları doğrultusunda kullananlara yazıklar olsun!...

Her yerde / sektörde ya da kurum ve kuruluşlarda “çağa ayak uydurma” – “kalite” arayıp da söz konusu kendileri olduğunda verilen oyları, ideoloji ve davaları, partileri, inançları, dökülen kan – ter ve gözyaşlarını görmezden gelip pespaye edenlere, gözlerini mevki – makam – hırs bürüyenlere, millî / manevî değerlere karşı yuvarlak cümle kurup milletin tepkisinden çekinip gerçek niyetlerini kamufle edenlere, parti menfaatlerini ülke menfaatlerinin üstünde tutanlara, peşlerine takılan temiz niyetli insanların duygu ve düşüncelerini kendi art niyetlerine alet edip kullananlara, teröre / teröriste / etrafımızı çevreleyen düşmanlara “hayır!” diyemeyenlere, şahsi ikballerini ülke geleceğinin üstünde görenlere, birçok değerimizi ayaklar altına alıp değersizleştirenlere yazıklar olsun!...

Sistem değişse ve bunun sağladığı imkanlara kavuşulmazsa bile yapılan / yapılacak her şeyin meşru ve mubah sayılabilmesi için zeminin kaygan – niyetlerin bozuk olmaması, o zemin üzerinde oynayacak figürlerin dansöz gibi kıvırtmaması, “efendim, zaman bunu gerektiriyor!” gibi laf salatalığının yapılmaması, farklı kulvarlarda da at koşturulmaması gerekir. Kanı / sütü / niyeti bozuk olanlarla verilecek her bir poz ve atılacak her bir adım; kimseye bir fayda sağlamaz ve artı değer de katmaz. Bunun tersini düşünenler, her zaman ve zeminde bizden hak ettikleri cevapları alacaktır. Bundan da şüphe duymasınlar.

İktidarı alaşağı edip yenemeyen ve bir türlü sandığa gömmeyi beceremeyenler, üstünden yüzyıl geçse de bir araya gelmeleri mümkün olmayan / olamayacak olanlarla bir inat uğruna aynı değirmene su taşıyan / aynı amaca hizmet edenler; sizin tabelanız değişik olsa bile aslında yoktur birbirinizden farkınız, boşuna debelenip durmayın ve bu milletin aklıyla oynamayın / hafızasıyla da dalga geçmeyin. Bu millet sizin gibi çok kaypak ve fırıldağı sandığa gömüp tarihin derin dehlizlerinde unutturmaya yüz tutturmuştur, size de bir gün sıra gelecektir. Bunları da aklınızdan çıkarmazsanız çok iyi olacaktır.

Siyasetteki kaypaklaşma ve fırıldak gibi dönüp durmaya bir son vermek için çok acil bir şekilde Siyasi Partiler Kanunu’nun değiştirilmesi / ihtiyaçlara cevap verecek şekilde güncellenmesi, siyasete atılacak insanların - sektördeki firmasını satıp 5 yıl süreyle aynı işle ilgili firma kurmayacağını taahhüt eden işadamları örneğinde olduğu gibi - sonrasında farklı bir kulvara (partiye) geçmesinin önlenmesi, ideolojisine yakın olmayan partilere geçenlere ya da seçim sonrasında partisini değiştirenlere belli bir süreliğine de olsa “siyasi yasak” getirilmesi, manav açar gibi “parti” açmanın kolay olmaması ve alabildiğince zorlaştırılması, üst üste girilen genel seçimlerde alınamayan oylar yüzünden ya devlet yardımı kesilmeli ya da parti kapılarına kilit vurulup kapatılması gibi tedbirler alınmadığı sürece çok daha kaypaklık ve fırıldaklıkla karşılaşmış olacağız.

Bir an önce zihinler değişmeli, kişilikler yerine oturtulmalı, bukalemun kılıflı art niyetli insanlar siyaset arenasından uzaklaştırılmalı, “dokunulmazlık” adı altında yapılan her şeyin meşru görülmesinin önündeki engeller ortadan kaldırılmalı ve ehliyet – liyakat – sadakati olmayanın sadece devlet dairelerinde değil siyaset mecrasında da yaşam bulması engellenmelidir.

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı