Elinizde olmayan deprem ve salgın hastalıklar ile kendi ülkeniz dışında cereyan eden ekonomik kriz, vesayet ve menfaat çatışmalarının ayyuka çıkması ve bu durumun sizlere sirayet etmesi gibi nedenlerden dolayı ne zaman ki bir şeyler ters gitmeye başlıyor, işte o zaman; “mal bulmuş mağribi” gibi sünepe, eskiyip tarihin derin dehlizlerinde kaybolmaya yüz tutan ama değişmeyen zihniyet yeniden hortlamaya başlıyor ve hiçbir işiniz yokmuş / kalmamış gibi siz de bunlarla muhatap olmak - uğraşmak zorunda kalıyorsunuz. Tabelası, dönemi ve figüranları ya da diğer bir tabirle ismi – cismi ve mekânı değişse bile değişmeyen tek şey; inatla “zihniyetin değişmemesindeki ısrar” dır, bu mantığa ve ona saplananlara lanet olsun!...

Çin Seddi’nden kalkıp Viyana kapılarına kadar dayanan ve buzulları saymadığınız zaman dünya topraklarının neredeyse 3/2’sine hâkim olan ve adaletle hükmeden Osmanlı’ya; entrika, hile, taht kavgaları, debdebe, reform ve Rönesans etkilerini sokarak yerle bir ve dağılıp tarih sahnesinden yok olmasına sebep olan da söylediğimiz bu zihniyet olmuştur. Bu zihniyete baktığımız zaman; Sultan Abdülhamid’e karşı gerçekleştirilen “31 Mart Vakası” neyse Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a karşı yapılan başarısız “15 Temmuz darbesi” nin de o olduğunu anlar ve görürsünüz.

Osmanlı’nın son iki yüz yılını mahveden ve devamında da Osmanlı’yı yıktırtan zihniyet Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Kurtuluş Mücadelesini de sekteye uğratmış, izlerini ortadan kaldırmak için tüm tabularını da yıkmıştır. Kendi kendini “tek adam” – “millî şef” olarak ilan eden, kurucusunu / yol arkadaşlarını ve ideolojilerini “inkâr” neticesinde reddeden, zoru gördüğünde de “Atatürkçülük” ün arkasına saklanan ve bunu silah – vesayet – baskı aracı olarak kullanan bir zihniyet varsa o da adına CHP denilen güruha bakmak yeterli olacaktır.

“Bir sağdan, bir soldan astık!” diyen ve ülkeyi kan gölüne çeviren Kenan Evren’in zihniyeti ne ise; bir ülkenin Cumhurbaşkanına “hırsız” – “soyguncu” gibi ahlâksız ithamlarla ve salya sümük saldıran – öfke nöbetine giren Engin ÖZKOÇ da odur, kendilerine oy vermeyen öğretmenlere başka adres gösteren / “AK Parti militanı” olmakla suçlayan ve son olarak da başta “Cumhur İttifakı” olmak üzere karşılarında yer alan herkesi “ahlâksız” (!) olarak niteleyecek derecede aklını kaybetmiş “proje başkan” CHP genel müdürü Kemal KILIÇDAROĞLU da odur, topluma ve devletin tüm katmanlarına “ayrıştırma” derecesinde düşmanlık besleyip “başörtülü hakimlerin adaletine güvenmiyorum!” diyecek kadar alçalan - ismiyle müsemma – “Durmuş Fikri” SAĞLAR ve “Ayasofya’nın ibadete açılması” nı “2020 yılı felaketleri” arasında gösterecek kadar gözleri dönmüş olan, ayrıca “Türkçe Kur’an” özlemiyle (!) yanıp kavrulanların zihniyeti de odur. Zaman – zemin değişse bile bu zihniyet değişmez, değişmesi dahi teklif edilmez, edilemez, öyle düşünüyorsanız ÇOK BEKLERSİNİZ!...

Evet, “Cuntacı Hazımsızlar Partisi” diye adlandırdığımız CHP ve zihniyeti değişmez. Öküz, belki bir gün buzağı yapar ama bunların zihniyeti değişmez, “değişiyor” gözükseler bile bunda da bir hile, bir çapanoğlu aramanız gerekir. CHP zihniyeti; “takiyyecilik yapmak” la suçladıkları “sağ kesim” den daha çok takiyye yapıyor, hatta takiyyeciliğin dik âlâsını yapıyorlar. Bunlar, işi öyle bir noktaya getirdiler ki; - rahmetli Necip Fazıl’a atfedilen -“görevi olmasa sol kolumuzu kesecek” kadar bizleri “sol” a düşman ettirdiler - pişkin sıfat ve pişmiş kellelerle - ettirmeye de devam ediyorlar.

Milletimizin millî – manevi tüm değerlerine, demokratik hak ve tercihlerine hakaret eden, kabullenemeyen, hor ve hakir gören, baskıcı – vesayetçi – basma kalıp ve köhnemiş zihniyetinden kurtulamayan, yanlarına alıp kuyruklarına taktıkları “benzemezler” le birlikte “güçlendirilmiş (!) parlamenter sistemi” nin özlemiyle yanıp kavrulan CHP ve zihniyeti; Son zamanlardaki tavır ve davranışları, söylemleri, afişe olmuş sırları, tecavüz ve taciz skandalları, kadının birini hunharca bir şekilde öldürüp yakan bir katili bile (sırf annesi CHP’li diye) savunacak / arka çıkacak kadar “arabulucu” rolü üstlenmesi, toplumun tüm değerleriyle ters yüz olacak şekilde girdiği bataklıkta debelendikçe daha da çok çamura saplanması karşısında iyice zıvanadan çıkmışa benziyor. Hani dört duvar arasında sıkışan kedinin ne yapacağını bilmemesi gibi CHP ve zihniyeti de artık her geçen gün ayrı bir bataklığa saplanmakta ve ne yapacaklarını da şaşırmaktadırlar. Milletle dalga geçenler; millete rezil olmuş durumdalar, bir nevi etme – bulma dünyası!...

Tabelası – dünya görüşü, ismi – cismi, fikriyatı / zikriyatı, ideolojisi, kamplaşması ya da ne olursa olsun zararları olmadığı ve zülfiyâre dokunmadıkları sürece bizim kimseye / gütmüş oldukları zihniyetlerine karşı düşmanlığımız yoktur, bunun böyle bilinmesi gerekir. Yapılanlara – söylenenlere, topluma - tercihlerine hakaret edenlere ve bu halleriyle hazımsızlık çekenlere karşı sabır damarlarımızı çatlatan / tahammül sınırlarımızı zorlayanlara artık dayanamıyoruz, YETER ARTIK!...

Netice itibariyle;

Ne olduğunu bildiğiniz görünür düşmandan değil, koyun postuna bürünen kurtlardan korkun. İşte CHP’de böyle bir kurttur, Allah sonlarını hayreylesin!…