BIST9.524,59%-0,06
USD32.5931%0.20
EURO34,6620%-0.07
ALTIN2.526,86%1.71

“Yalan üretme merkezleri” durmak bilmiyor

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
23 Aralık 2020 09:34

AK Parti içerisindeki kumpasçı kripto FETÖ’cülerin bir kısmı 17 / 25 Aralık kumpasından ve bir kısmı da 15 Temmuz’dan sonra bulundukları cepheleri birer birer terk edince nerede oldukları da ortaya çıkmış oldu. Yoksa CHP – İYİ Parti – SP – HDPKK ve son zamanlarda peydahlanan Gelecek ve DEVA partilerinden – söz birliği edercesine – bu kadar yalan ve düzmece senaryo ortaya çıkmazdı. Böylelikle yalan üretme uzmanları, bir taraftan aleni bir şekilde yerlerini belli ederken diğer bir taraftan da nereleri mesken tuttukları da merak konusu olmaktan çıktı.

(Yapmış olduğumuz tespite bakıp da AK Parti içerisindeki bazı aklı evveller çıkıp “bizim içimizde FETÖ’cü yoktu, kumpasçı ise hiç yoktu!” gibi bir savunmanın içerisine girmesinler, yemezler çünkü.. Yaşanılanlar ve hak etmediğimiz bir şekilde yaşatılanlar karşısında hiç kimse savunmaya girmesin. FETÖ adı verilen bu hain yapı; 40 yılı aşkın bir faaliyetin içerisine girmiş, ön yüzü cemaat görünümlü arka planda da CIA borazanlığı yapmış, sizin döneminizde palazlanmış ve darbe yapacak kadar gözü dönmüş / kararmışsa, bunda; eşit oranda herkesin suçu, günahı ve vebali vardır. Basit bir “kandırıldık!” kelimesi ve hamlesinin arkasına saklanılmayarak bundan sonra “cemaat” – “sendika” – “STK” ve “lobi” tarzındaki yapılanmalara daha çok dikkat edilmesi gerekir, ki “ders aldık, bu tarz şeyler bir daha yaşanılmayacak!” diyelim ve bunu da milletimize kanıtlayalım.)

Ülkesi neresi olursa olsun, ülkemizde de muhalif partilerin birinci görevi; En yakın zamanda yapılacak seçimlerde “iktidar” a gelebilmektir. Bunun için – meşru olduktan sonra – her yol “mubah” görünür, tam tersi durumlar anti demokratik olarak algılanır ve illegal yapılanmalar içerisinde olunursa, o zaman da çok “günah keçisi” ilan edilir ve peşinden sürüklediği sürü de uçurumun sonunu boylar. Son devir siyasi hayatımız bu örneklemeyi yaşıyor. Bir deli kuyuya bir taş atıyor, o taşı kırk akıllı çıkartamıyor.

Türkiye’deki muhalefetin başını çeken CHP – HDPKK dışında - yanına aldığı İYİ Parti ve SP’den sonra yandaşlarına – son zamanlarda AK Partinin içinden çıkan – Deva ve Gelecek partilerini de ekledi. Bir bir izlerini takip eden bu benzemezlerden CHP ve HDPKK’yı anlayabilirim, onlar aynı adrese hizmet ediyor, aynı değirmene / birbir dümenlerine su taşıyorlar ama İYİ – SP – Gelecek ve Deva partilerinin yaptıklarını anlamakta güçlük çekiyorum. Birileri çıkıp da bana bu konuda yardımcı olsun ki ben de bu benzemezleri anlamış olayım. Bir tarafta “milliyetçi” bir partiden çıkan ve toplamalarla birlikte kendilerini “milliyetçilerin adresi” (!) olarak gösteren (bir türlü üzerinde atılı bulunan ve iddia edilen FETÖ lekesinden kurtulamadılar) İYİ parti, diğer bir tarafta “adil düzen” – “millî görüş” çizgisinden gelen ve her ne kadar o gömlekleri çıkartmış olduklarını söyleseler bile AK partinin içinden çıkan / milliyetçi – muhafazakâr geçinen Deva ve Gelecek partilerini bir arada tutan bağ nedir, buna da cevabı ben vermiş olayım; - Her girdiği seçimde başarı üstüne başarı sağlayan – sayın Cumhurbaşkanımız “Recep Tayyip ERDOĞAN düşmanlığı”. Bu düşmanlık öyle bir hâle geldi ki; bir taraftan gözler kör - kulaklar sağır oldu, diğer bir taraftan da köhnemiş dimağlar tamamen çürüdü.

Yenemedikleri, “yenilen pehlivan güreşe doymazmış” misali her girdikleri seçimde boylarının ölçüsünü aldıkları, 31 Mart 2019 yerel genel seçimlerinde kazandıkları büyükşehir belediye başarılarıyla alt ettiklerini sandıkları AK parti ve “başkan” Recep Tayyip ERDOĞAN düşmanlığı, öyle bir hâl aldı ki neredeyse bu devlet düşmanlığına döndürüldü, tüm kurum ve kuruluşlar “düşman” olarak ilan edildi. Gözler bu kadar mı sağır, niyetler bu kadar mı bozuk, partiler bu kadar mı yalan merkezi olur. Bu kadar çirkeflik de ancak ülkemizde olur. Yalanlarının binbir türlüsüne şahit olduğumuz ülkemizdeki muhalefet partileri; kendi içlerindeki taciz – tecavüz skandallarını, FETÖ suçlamalarını, birbir kuyularını kazma olaylarını, parmak şıplatma hızıyla yaptıkları ihraç olaylarını örtbas edebilmek / gündem değiştirebilmek adına her gün bir paçavraya “gerçek” diye sarılmakta ve bunlardan medet ummaktadırlar. Kripto FETÖ kumpasçıları, bu partileri öyle bir sarmalamış olmalı ki her geçen gün farklı bir yalan ve senaryodan medet umuyorlar, YEMİYORLAR ARTIK YEMİYORLAR!...

Sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN, siz suçlusunuz. Neden mi;

Siz ki; “hoşgörülü olmak” adına bunlara bu kadar müsamaha gösterdiniz, “muhalifler, konuşurlar!” diye düşünüp başınızın üstüne çıkmalarına izin verdiniz, kazandığınız bir - iki basit tazminat davalarıyla bu söylemleri geçiştirdiniz, o yüzden bunlar böyle devam ettiler.

Siz ki; size yapıştırılmaya çalıştırılan “diktatör” - “diktatör bozuntusu” – “sarayda oturan biri” hitaplarına karşı onlara gereken cevapları verip içeri tıktırmadınız, diktatörün / saraylının ne olduğunu gerçekte onlara göstermediniz / yaşatmadınız, onlar da bu söylemlerine devam ediyorlar.

Siz ki; Meclis basın salonlarından kuyruklarına basılmışlar gibi salya sümük hakaret edenlere karşı onlara gereken cevabı verip Meclis’ten kovdurtmadınız, onlar da yalanlarına – hakaretlerine böyle devem ederler.

Siz ki; 18 yıllık iktidarınız boyunca parti açma, milletvekili transferi, seçim barajı gibi konuları güncelleyip Siyasi Partiler Kanunu’nu sil baştan değiştirmediniz, onlar da böyle yapmaya devam ettiler.

Siz ki; başta aileniz olmak üzere çevrenizde yer alan üst yönetim kadrolarına yönelik hakaret ve ispatsız suçlamalara karşı hep temkinli ve hoşgörülü yaklaştınız, bunlar da bu tavrınızdan cesaret alarak kendilerince üzerinize gelmeye ve size yüklenmeye çalıştılar, kendilerine göre “başbakanlık” ilan ettiler ve şimdi de seçim tarihi belirlemeye çalışıyorlar. Siz yine de kayda değer bir şey yapmadınız yapmıyorsunuz, bunlar da böyle devam ediyorlar, edecekler.

Sayın Cumhurbaşkanımız, siz herhalde benim şu güzelim sözümü destur edinmiş olmalısınız ki, bu yalan üretme merkezleri de böyle devam ediyorlar;

KÖZ OLMAK İÇİN YANMAK LAZIM. YANMAYI BİLMEYENE ATEŞ NE YAPSIN?!..

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı