BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Kaptan Koronanın seyir defteri: varan 6: başınız göğe erdi mi?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
22 Eylül 2020 09:29

Dünyayı sarsan “korona virüs (kovid – 19)” salgın hastalığıyla ilgili başlatıp 5. nci yazısını 24 Haziran’da yayınlamamızın üzerinden neredeyse 3 ay gibi bir süre geçti. Bu tarihten önce yazdığımız yazılarda salgın yüzünden ölen her 1000 ölü de bir yazı yazacağımızı paylaşmış, hastalık ve durum normale döndükten sonra bu konuyu rafa kaldıracağımızı söylemiştik ve öyle de yaptık!.. Ancak o kadar çok rehavete kapılıp “bize bir şey olmaz!” mantığıyla hareket ettik ki, tekrar virüsün ölümcül etkileriyle yüzleşmiş olduk. Sahi biz ne zaman akıllanacağız?!...

Eli kalem tutan bizler; ne kalemşör ve ne de bu milletin düşmanı değiliz. Halkı uyarmak, doğru bildiğimizi söylemek ve yazmakla mükellef olmasak, bunun hesabını iki dünyada da veremeyiz. Bu yüzden bizleri doğru bildiğimiz yoldan kimse şaşırtamaz, sizleri de bu amaçla sık sık uyarıyor ve “denilenleri yapın!” diyoruz. Virüs; laboratuarda üretilse de, silah olarak piyasaya sürülse de, birilerini dizginlemek – yok etmek için icat edilse de ölümcül tehlikelerinin önüne geçilemiyor. Ne zaman bunu aklınıza sokup, tehlike çanları sizin kapınızı çalmasını bekliyorsunuz. Virüsün ölümcül etkilerini görmek için ille de canınızın yanmasını mı bekliyorsunuz, ÇOK YAZIK!...

Korona virüs (kovid – 19) kapımızı çalalı 6 ayı geçti. Baharın başlamasıyla birlikte ülkemize girmesi belki o dönem için bir avantaj olmuştu, ancak sonbaharla devam edip önümüzdeki bahara kadar ölü sayıları geldiği gibi artar ve acılarla yüzleşirsek, o zaman son pişmanlık fayda etmeyecektir. Alınan tedbirler; ölüm sayılarını durdurmak, hastane içerisindeki iniltileri ve dışında da gözyaşlarını dindirmek içindir. Maske, mesafe ve temizlik kurallarına riayet etmediğimiz, toplu etkinliklere katılmada ısrar ettiğimiz sürece ancak hastane ve mezarları doldurmuş oluruz. Dünyanın hiçbir ülkesi topyekûn salgınla baş edecek kadar zengin de değil, hastane ve imkânlarına da sahip de değildir. Bunu da aklımızdan çıkartmazsak çok iyi olur.

Mezarlarımız ve bunlarla ilgili anılarımız “Biz Türk’üz, bize bir şey olmaz!” diyenlerle doludur. Salgın hastalık; dil, din, ırk, inanç ve bölge ayrımı yapmadan kapınızı çalar ve “ben geldim!” demesiyle sizi götürmesi bir olur. İnsanlık adına faydanızın dokunmasını istiyorsanız, size uyaranlara kulak verin ki, geleceğiniz ve nesliniz tehlike / tehdit altında olmasın, bu işin şakası yoktur!.. İktidarın yaptığı hastane ve salgın hastalık ve sağlıkla ilgili aldığı her türlü tedbir AK partililer için değil, insanlık için alınmıştır. Böyle bir algıya sebep olanlar, “sağlık”ve onun vefakâr çalışanlarıyla ilgili yapılan her bir yatırım, geleceğimiz endişe altında olmasın – tehlike çanları çalınmasın diye yapılıyor, yapılmaktadır. Bu süreçte tabii ki eksikler olacak, hatalar yapılacaktır. Ancak başkasının kamburunu görüp kendi kamburumuzu gizleme maharetimiz olduğu için sürekli olarak “yapılanların eksik olduğu” ndan dem vurmaya çalışıyoruz. Biz önce kendimizi düzeltelim ki karşımızdakilere ayna olmuş oluruz. Onlar da kendilerini düzeltirler, KİMSE MERAKLANMASIN!...

Alınan tedbirler – yapılan uyarılar karşısında bazıları çıkıp da “sıka sıka dişimiz kalmadı, nereye kadar sabredeceğiz!” demekte, maske takmamada – sosyal mesafeyi korumamada – temizliğe (hijyene) dikkat etmemede ısrar etmektedir. Bu tarz insanları hastaneye düştüklerinde bekleyen tek şey - Akdeniz Üniversitesi Korona virüs Yoğun Bakım Servisi Sorumlusu Prof. Dr. Murat YILMAZ’ın da dediği gibi – 30 cm’lik hortum beklemektedir.YILMAZ’ın 19 Eylül’de Haber 7’ye yaptığı açıklamada; “Bunu bir insanın tolere etmesi çok zor. Bu hortumu gönüllü bir insana sorsak, “bundan nefes almak ister misin?” diye, dünyaları versen kimse kabul etmez. Ben istemem bunun içinden nefes alabilmeyi. Kurallar belli; Maske, fiziki mesafe, el yıkama. Kalabalık ortamlarda bulunmayın. İşiniz yoksa dışarı çıkmayın. İşiniz varsa da en kısa sürede evinize dönün. “Bu hastalık bana gelmez, gençlik hastalığı değil” demeyin” şeklinde konuştu.”

Ben anlamıyorum, hatta bir tık ötesinde anlamakta da güçlük çekiyorum. Biz hangi ara bu kadar bozulduk, vurdumduymaz olduk. Sağlık Bakanlığı tarafından her gün açıklanan korona virüs tablosundaki verilerin saklandığından / gerçek rakamların gizlendiğinden bahsedecek kadar olaya hâkim (!) olmamıza ve sayıların daha çok olduğunu dillendirmemize rağmen neden tedbir almamaya devam ediyoruz. Sayılar iyice zıvanadan çıktıktan ve ölüm herkesin kapısını çaldıktan sonra size madalya mı takacaklar, böyle bir tablo karşısında başınız göğe mi erecek?, ÇOK MERAK EDİYORUM!...

Biliyorum çok acı yazıyor ve eleştiriden öte de çuvaldızını saplıyoruz. Biz artık üsluplu dilden değil kavga içeren kelimelerden hoşlanıyoruz. Kim çok bağırıp laf sokuyorsa onu haklı görüyoruz. Öyleyse biz de tavır yanlış olsa da aynı metodu kullanacağız, yapacak bir şey yok, emin olunuz ki; BU GİDİŞ HAYRA ALAMET DEĞİLDİR!...

Son olarak şunu belirtmekte yarar görüyorum;

Cezalar katlamalı bir şekilde ve can yakana kadar devam etmeli, kısıtlama ve yasaklar salgın hastalık zapt ü rap altına alınana kadar sürmelidir. Ne zaman ki milletimiz bu işin “şaka” olmadığına inanır ve hayat normale dönerse, işte o zaman her şey “eski normal” e döner. Ölüm kapımızı çalmadan SAĞLIKLI GÜNLER DİLİYORUM!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı