BIST9.816,53%0,97
USD32.5043%-0.19
EURO34,9575%0.30
ALTIN2.430,46%0.30

Işıklarını söndürmeyen memleket; Türkiye

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
19 Eylül 2020 09:43

Sorulduğunda “Türk” ve “Müslüman” olmaktan sürekli olarak gurur duyuyor ve tevazu bile göstermeden bunu ifade etmekten de geri kalmıyoruz. Bu davranış biçiminde - yaşadığımız ve yaşattıklarımızla birlikte – haklılık payımız olabilir, ancak son zamanlarda kendiliğinden (!) zuhur eden olaylardan sonra herhalde gurur tablosundaki çıta eksiye doğru bir eğilim gösterecektir. Neden mi?;

Bireysel işlenen suçları gördükten sonra topyekûn olarak cezalandırma yapmak, objektif bakmaktan aciz olmak; “bir kazan süte sıçan düşüp sütle birlikte kazanı da atma” mantığına benzer. Hani pireye kızıp yorganı da yakanlar var ya, son zamanlarda ne yazık ki bu tarz örneklerle karşılaşıp duruyoruz. Hiçbir şey yerinde bıraktığımız gibi kalmadı. Ortamı boş bulduğunu zannedenler değişik cephelerden salvo yapıp duruyor. İktidar olmanın başlı başına muktedir olmak için yeterli olmayacağının haksız bir şekilde dillendirildiği bir ülkede bazıları muhalefet olmayı da her şeyi yapma / isteme / karşı durma / suç isnat etme / hakaret etme hakkı ve özgürlüğü olarak görüyorlar. Onlar “susuyorsak bir sebebi var!” gerçeğini unutup bu tutumlarına devam edip dursunlar, bizim esas derdimiz; bizden gözüküp ama bizden olmayanlarladır.

Millet, ümmet ve vatan sevdamızın herkesçe bilindiği bir ortamda bazıları farz haline gelmiş, siyasetten / iktidarlardan da üstün olan bu duygularımızı test etmeye çalışıyor. Ateşle oynamaktan berbat olan bu durum, sadece karşıtların ekmeğine yağ sürer, bundan da öteye gidemez. Suriye’de, Libya’da, Akdeniz – Ege ve Karadeniz’de yaşanılan gelişmelerle birlikte uluslararası kamuoyuna karşı gece gündüz demeden mücadele veren devletimizin tüm birimleri canhıraş bir şekilde uğraş verirken sırf muhalif olacaklar diye selden kütük kapma yarışına giren, ülkesinin menfaatlerini – dininin gereklerini çamurla bulamaya çalışan, cemaat – tarikat gibi yapılanmaların her yaptığını “din” ve “doğru” zannedenlerin unuttuğu tek bir gerçek var, o da şudur; GÜNEŞ BALÇIKLA SIVANMAZ!...

Haini bol olan, her zaman ve zeminde “gölge” yapmaktan başka bir işe yaramayan, zihniyeti bulanmış, aklı fikri farklı çalışan, mal bulmuş mağribi gibi her şeye saldıran zavallı tipli insanların değirmenine su taşıyan farklı tipte cemaatlerin (!) de isim ve figür değiştirerek tekrar zuhur etmesi bize “bu filmi daha önceden de seyretmiştik!” dedirtmektedir. “İlk kez olmuş” gibi bu olaylara balıklama atlayanlar, şahsi zaaf ve hezeyanlarını “din” – “cemaat” – “tarikat” kisvesi altında yapanları gördükçe Müslüman kesimi ( bilhassa derdi “din eğitimi” olan cemaat – tarikat ile imam hatip ve ilahiyat eğitimi gören genç nesli) hedef tahtalarına oturtmakta ve içlerindeki salya sümük kinlerini kusmaktadırlar. Adı – sanı – konumu ne olursa olsun bu kendini bilmez tayfa geçmişteki senaryoları ne çabuk da unutmuşa benziyor ama biz UNUTMADIK, UNUTTURMAYACAĞIZ!...

“Devlet aklı” nı, “iktidar” ya da “AK Parti” aklı zanneden, içte teröre – dışta etrafımızı çevreleyen tehdit ve tehlikelere karşı yapılan ve Türkiye’nin leh hanesine yazılan her bir hamleyi aşağılayan – öküz altında buzağı arayan, muhalif olmaktan öte hainlikle eşdeğer eylem ve söylemlerde bulunan ve bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içen her bir- siyasi konum ve titrî ne olursa olsun – birey şunu bilmeli ki bu memleket çok darbe gördü, çok badireler atlattı, yedi düvele baş koydu ve yine de boyun eğmedi, bu kendini bilmez üç beş çapulcuya / vatan hainine mi boyun eğecek, ÇOK BEKLERSİNİZ!..

Türk, her zaman aklını – yiğitliğini / mertliğini kullanmıştır, kullanmaktan da geri kalmamıştır. Başkalarının “Türk aklı” diye dalga geçmeye çalıştığı mevzunun derinliklerine indiğiniz zaman karşınıza nasıl bir tablonun çıkacağını düşünmeyin bile. Kimse bizim duygu – inanç ve beklentilerimizi alay konusu yapmasın, hele hele sabır testinden de geçirtmesin. Dün nasıl bu tarz oyunlara gelmediysek ve bedeller ödemişsek ve ne şart altında olursa olsun bu memleketin ışıklarını söndürmeyip ümitlerini boşa çıkartmadıysak bu gün de yine aynılarını yapar oyunlara gelmeyiz, gelemeyiz. Bu ülke ve coğrafyada adına “küreselleşme” de deseniz bile ülkemiz ve milletimiz çok büyük bir oyun kurucu olmuştur, piyon olmaktan şah olmaya doğru gidiyoruz, engellemek isteyen varsa buyursun; SONUCUNA DA KATLANIR!...

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı