BIST9.102,04%0,24
USD32.3711%0.08
EURO34,9927%-0.07
ALTIN2.325,78%0.23

Bunları bilmeniz ne işinize yarar?

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
27 Mayıs 2020 06:38

Çocuk ve bulmaca dergileriyle başlayan gazetecilik merakımızın üstünden 30 yıldan fazla bir zaman geçti. Bilgi edinme, yazıya dökme ve bu değerli hazineleri paylaşma araç ve metotları her geçen gün baş döndürücü bir hızla gelişmekte ve bazılarını da “klasikler” arasına sokup “nostalji” gözüyle bakmaktayız.

Gazete – dergi (eskilerin deyimiyle mecmua) ve kitap gibi süreli / basılı yayınlar, yerini dijital dünyaya bırakmış olsa da o eski anılar – özlemler içimizden hiçbir zaman sökülüp atılmamış, halen daha ufacık da olsa - devamının gelmesi konusunda - bir uhde bırakmış, geriye dönüp baktığımızda sadece “tecrübe” olarak anılmamış ve “iyi ki yaşanılmış!” dedirten cinsten mesleğimize güzellikler katmıştı. Her biri kendi içerisindeki isimlerle müsemma olan bazı köşe yazıları / karikatürler vardır. Kimileri bunun hastası iken kimileri de farklı merak konularının takipçisi olurlardı. Bunlardan biri de önceleri gazete – dergi köşelerinde ve sonrasında da kütük şeklindeki duvar takvimlerinin arka ya da ön yüzünde pek de dikkat çekmeyen “Bunları Biliyor musunuz / muydunuz?” başlıklı ufacık notlardı. Biz bunlarla büyüdük, iyi ki de büyüdük, çiçeğin dalında güzel gözükmesi gibi her şey de yaşanıldığı zamanında güzeldir!...

Günümüz artık “dijital çağ”ı. Bunun da kendine göre nimet ve külfetleri vardır. Doğru ve zamanında kullanılabilen her nimet, faydalı bir eser olarak tarihe emanet bırakılabileceği gibi tam tersi bir durumda da külfet olarak çöplüğe atılır ve zararlarından bahsedilir. Hani Mehmet Âkif ERSOY’un “Eski; eski olduğu için atılmaz, eğer kötü ise atılır. Yeni; yeni olduğu için alınmaz, eğer iyi ise alınır.” Sözü sanki bu tezimiz için biçilmiş kaftan gibi duruyor. İşte biz de - yer yer güleceğiniz, yer yer hayretler içerisinde kalacağınız ve yer yer düşüneceğiniz - gerek arkadaş ve dostlarımızın sosyal medyadan paylaştıkları ve gerekse kendi bilgilerimiz doğrultusunda hazırladığımız güncel ve klasik bilgileri sizlerle paylaşarak geleceğimize bir emanet bırakmaya çalışalım;

Şehitlerimiz - Şehit törenlerindeki yaşanmışlıklar hep bizi üzmüş olsa - içimizi yaksa ve kahretse de bir şehit annesinin şu sözü kulaklarımıza küpe olmadığı sürece ateş hep düştüğü yeri yakmış olacaktır; “Şehidin helvası sizin ocakta kavrulmadığı sürece, size hep tatlı gelecek…”

* * * * *

Türk Milleti ve İslam Ümmeti’nin kırmızıçizgilerinden biri olan iki bin yıllık “aile yapı” mızı bozmaya yönelik hazırlandığı anlaşılan - “modernlik” adı altında alınan ve hiçbir şekilde örf – adet – gelenek – görenek - inançlarımıza da uymayan ve İstanbul’da imzalanması nedeniyle “İstanbul Sözleşmesi” olarak da anılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi” nden sonra gayri meşru yaşam tarzı - cinsel sapıklık ve zinanın arttığını görmemiz bize merhum Muhsin YAZICIOĞLU’nun şu sözünü hatırlatmaktadır; “Arap kültürünü İslamiyet sanmakla, Avrupa kültürünü medeniyet sanmak, aynı hatadır.”

* * * * *

Bir emekçi de şöyle diyor; “Evde kalalım öyle mi? Bankada tomarla parası olanlar, emekli olup maaşı tıkır tıkır yatanlar ve memur olup zorunlu izinden maaşını alanlar marketlere gitti, her şeyini stokladı ve şu an mutlu mesut evlerinde kalıyorlar. Ben çalışmasam evde kalsam benim çocuklarıma kim ekmek götürecek? Kiramı ödemezsem nerede kalacağım? Demem o ki, gariban virüsten değil adaleti bozuk düzenden ölür. Haberiniz olsun!”

* * * * *

Bir sosyal medya filozofu da şöyle sesleniyor; “Her şey 2019 Mart ayında başladı. Kudümsüzün biri “Mart’ın sonu bahar” dedi. O sene bahar gelmedi. “Her şey çok güzel olacak” dedi. Deprem, çığ, tüm felaketler bizi buldu. Camide bir defa Yasin okudu. Tüm camiler kapandı. “Hepinizi kucaklayacağım” dedi tokalaşmaya hasret kaldık.”

* * * * *

Biraz da yurt dışı takılalım. Venezula Devlet Başkanı Nicolas MADURO’ya diş geçirtemeyen ve zengin petrol yataklarını işgal edemeyen Donald TRUMP başkanlığındaki ABD, MADURO ve iktidardaki Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) Birinci Başkan Yardımcısı ve Kurucu Meclis (ANC) Başkanı Diosdado Cabello, Venezuela Askeri İstihbarat Şefi Hugo Carvaja, eski tümgeneral Cliver Alcala Cordones, Sanayi ve Tabii Üretim Bakanı Tarık el Aissami gibi birçok devlet yetkilisi hakkında “uluslararası uyuşturucu kaçakçılığı” suçlamasıyla bir iddianame hazırlayıp yakalanma – tutuklanma veya bilgi verilmesi karşılığında 15 milyon dolar ödül koymuştu.

* * * * *

2019 yılının sonlarında hortlayıp 2020 yılının baş belası olan ve sonrasındaki yıllar için de ikinci – üçüncü dalgasından / mutasyona uğramasından bahsedilen “yeni tip korona virüs (kovid – 19)” un esip kavurduğu AB ülkeleri birbirlerine gönderilen yardım konvoylarının güzergâhlarını değiştirip maske – test kiti ve dezenfektan malzemelerini çalmış, sağlık sistemleri de çöküşün eşiğine gelmiştir. “Medeniyetin Beşiği” (!) diye kabul edilen Batı’nın bir bir nasıl battıklarına hep birlikte şahit olduk!.

* * * * *

Yine bir sosyal medya filozofunun “bir sonraki seyahat planınız nereye?” sorusuna aradığı ve bulduğu şu cevap da oldukça enteresandı; “Las Mutfakos, Porto Salonos, Kosta Del Balkonya” Yurdum insanı bu işte!...

* * * * *

Dünya,“ufak kıyamet” olarak adlandırılan “yeni tip korona virüs (kovid – 19)”la uğraşırken “1 Nisan Şakası” gibi 1 Nisan 2020’de Nijerya’nın Ondo eyaletinde yer alan Akure şehrine meteor (gök taşı) düştü. Meteorun düştüğü bölgede 70 ev yıkılmış ve 13 kişi de hayatını kaybetmişti.

* * * * *

Bir dostum da her kelimesine katılıp şeksiz / şüphesiz imzamı atacağım şu gerçeği paylaşmış; “Biz Türkler; 600’lerde Çin’i, 1071’de Bizans’ı, 1453’de Haçlılar’ı, 1915’de Avrupa’yı, 1922’de Yedi Düveli yendik ama barbarlığı ve de cehaleti yenemiyoruz!...”

* * * * *

Dostlarımızın bizlere gönderdikleri paylaşımlarından devam ediyoruz; “Yeni Dünya Düzeni kurulmak isteniyor. Tanzanya Devlet Başkanı, Dünya Sağlık Örgütü (WHO)’ne güvenmedi ve laboratuarlara sahte test örnekleri gönderdi. Keçi, koyun ve papav meyvesi gibi insanlardan olmayan örnekler topladı. Testlere insan isimleri, yaş ve cinsiyetleri etiketlendi ve laboratuarlara gönderildi. Testlerden bazıları, bir keçi, bir meyve pozitif yani virüs taşıyor çıktı. “Bunlar insanlardan geliyor” dediğimizde “test sonuçları pozitif” geliyor yani Kovid – 19 hastalığı var deniyor. Test kitlerinin arkasında kirli bir oyun var. Dünya Sağlık Örgütü acilen bir şeyler yapmalıdır.”

* * * * *

Yurdum insanı gerçekten de “mucitlik” konusunda hem istekli ve hem de “üstün zekâlı” dır. İşte paylaşım yapanlardan bir örnek daha; “Ülkelerin gelir kaynakları; Hindistan: Yazılım, Almanya: otomotiv, Çin: Toplu üretim, Japonya: Dijital Teknoloji, Türkiye: Trafik cezası, bedelli askerlik, imar barışı, noter tasdiki, paralı poşet, sigaraya ÖTV zammı.”

* * * * *

Tavsiye niteliğinde her sıkıntıya çare bulan yurdum insanı bazen de karşınıza öyle olmadık zamanlarda çıkar ki işte size bir örnek; “Aşı, ilaç, paketlenmiş gıdalar ve soluduğumuz ağır metalleri temizlemek için; Yüksek kaliteli zeolit veya bentonit kili bir bardaki su içine bir çay kaşığı atılıp karıştırılarak günde bir veya iki kez bol su ile tüketilir. Zeolit sindirim kanalından geçtiğinde, pozitif yüklü toksinleri kendine çeker. Kemik yapısını güçlendirir, kokuları giderip antibiyotik ihtiyacını azaltır. Kan basıncını azaltmaya yardımcı olur, damar yaşlanmasını önler.”

* * * * *

Yine “yeni tip korona virüs (kovid – 19)” la ilgili iki paylaşımı sizlere sunarak bu yazımıza nokta koymaya çalışalım;

“Dünya Sağlık Örgütü’nün “Korona virüsten ölenlere otopsi yapmayın” talimatına İtalyan doktorlar itaat etmediler ve ölüme neden olan şeyin VİRÜS değil BAKTERİ olduğunu buldular. Bu, kan pıhtılarına ve hastanın ölümüne neden oluyor. İtalya, “yaygın damar içi pıhtılaşması” (Thrombosis) ndan başka bir şey olmayan Kovid- 19 denilen şeyi bertaraf ediyor ve onunla savaşmanın yolu yani tedavisi antibiyotikler, iltihap giderici ve antikoagülantlardır. ASPİRİN bu hastalığın zayıf şekilde tedavi edildiğini gösteriyor. Ayrıca solunum cihazları ve yoğun bakım birimleri gerekli değildir.”

“İtalya’da doktorlar ölü kesip kol – bacakları ve bedenin diğer kısımlarını açtılar. Damarların kan ile genişlediğini ve kanın pıhtılaştığını kavradılar, tüm damarlar ve arterler pıhtılar ile doluydu. Bu da kanın normal şekilde akmasını ve başta beyin – kalp ve akciğerler olmak üzere tüm organlara oksijen taşımasını engeller ve hastanın ölümüne neden olur. Bu teşhis ortaya çıkınca, İtalya Sağlık Bakanı hemen “Korona Virüs Tedavi Protokolü” nü değiştirir ve hastalara 100 mg Aspirin ve Apronax verilir, bu hastalar iyileşmeye başlar.”

Paylaşmaya – istifadenize sunmaya çalıştığımız bu bilgiler işinize yarar mı, yaramaz mı bunu bilemem ama bildiğim tek şey varsa, o da şudur;

“BİLGİNİN DEĞERİ, PAYLAŞTIKÇA ARTAR!”

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı