BIST9.722,09%0,80
USD32.5716%0.01
EURO34,8878%0.10
ALTIN2.426,48%0.14

Kaptan koronanın seyir defteri varan 4: ölü sayısı 4000’i geçti

Günay Ertan Akgün

Abone OlGoogle News
17 Mayıs 2020 07:06

Bu yazı serisine başladığımız zaman, çıkış gayemiz; Her gün yayınlanan “korona virüs (kovid – 19) tablosu” ndaki rakamlar üzerinden yorum yaparak insanların zihinlerini daha fazla bulandırmak ve papağan gibi aynı şeyleri tekrarlamak değil, tam aksine “ölü sayıları açıklandığından fazladır, bilinçli olarak gizleniyor!” iddiasında bulunanlara karşı – hiç istemesek de - her 1000 ölümde bir gelişmeleri “rapor” halinde istifadenize sunabilmekti. Hasbelkader serinin 3 yazısıyla bunu gerçekleştirmeye çalıştık ve 4. yazısıyla birlikte tekrar karşınıza çıkmaya çalışıyoruz. Her seferinde de “inşallah bu son olur!” temenni / duasını tekrarlarken yine aynı dileklerimizi de paylaşmış olarak yazımıza başlayalım.

Küresel doğa olayları, nükleer denemeler, yeni icat edilen silahlar, kaybolan – düşme (!) süsü verilen dev yolcu uçakları, sebep – neden ve niçinleri belirsiz / gizlenen savaşların, kan ve barut kokularının eksik olmadığı İslam Coğrafyası’nda çıkan olayların arka planında sürekli olarak “dev” – “süper güç” geçinen ülkelerin çıktığını görürüz, görüyoruz. Yaklaşık 6 aydır Çin üzerinden yayıldığı iddiasıyla dünyanın / özelinde de ülkemizin başına “bela” gibi örülen ve “Pandemi” ilan edilen “korona virüs (kovid – 19)” hastalığının da arka planında yine bu ülkeler vardır. Karşılıklı olarak birbirlerini suçlayan ve “kabahat kaftan olsa bile kimse üstüne almak istemez!” edasıyla davranan bu vampirler, deşifre olunca artık alttan alta suçlamaları geri çekmeye ve “aşı ve ilaç üzerinden bundan sonra ne yapabiliriz?” i tartışmaya başladılar. Tabii ki YERSEN!...

Korona virüsle birlikte ilk vakanın görüldüğü tarihten bugüne virüsle ilgili küresel / lokal tüm bilgileri derlemeye, yerel - uluslararası uzmanların görüşlerinden yola çıkarak bu “katliam” ın belli olan ama saklanan müsebbiplerini ortaya çıkartmaya çalışıyoruz. Faili belli olup suçu Çin’e atmaya ve bu yolla “dev blok” u çatırdatmaya çalışan tüm ABD ve AB’ndeki “derin yapılanmalar”, bu işten öyle kolay kolay sıyrılamayacak ve “insanlık” âlemine sürdükleri bu “kanlı leke” nin hesabını “tarih” e gerek kalmadan öyle ya da böyle bir şekilde vereceklerdir. Bu konuda da başta Asya blok ülkeleri olmak üzere bizim ülkemize de büyük bir görev ve sorumluluk düşmektedir. En azından “insanlık” adına bunu yapmamız gerekiyor, unutmamamız lazım; BİZ TÜRK VE MÜSLÜMANIZ!..

Yaşadığımız bu zorlu ve sıkıntılı süreçte ülkemizin başta” “Sağlık” olmak üzere birçok alanda verdiği mücadeleden nasıl başarılı bir şekilde ve alnının akıyla çıktığına şahit olmamız, sonraki süreçlerin de bir tatbikatı olmuş – adeta provası yapılmış, ayrıca bu konulara da ne kadar hazırlıklı olduğumuzu ortaya koymuştur. Korona virüs salgınından Çin’den daha fazla zarar gören / çıkmaza giren ABD ve AB devletlerine karşı yapmış olduğumuz yardımlar, ambulans uçaklarla yurtdışındaki vatandaşlarımızı alıp ülkemize getirip tedavi ettirmemiz gibi gelişmelerle, Türkiye; birçok devletin ve DSÖ’nün de methiyelerine mazhar olmuş CNN gibi bir medya kuruluşunun hastanelerimizden yayın yapmasına bile sebep olmuştur. “Salgın” dan büyük bir başarı ile çıkan ülkemizin sağlık alanında yaptığı reformları yerinde görmek – izlemek ve “akademik çalışma” olarak kayıt altına almak için ülkemize DSÖ ve bu örgüte bağlı üye ülkelerden bilim insanlarının gelmek istemesi “doğru bir yol” da olduğumuzu göstermesi bakımından da çok önemli bir gelişme olmuştur. Evet, bu süreci iyi yönetmeye – yönlendirmeye devam edersek, çok büyük bir tarihi fırsat yakalamış, aksi bir durumda da trenin kaçmasına sebep olmuş olacağız, SAKIN HA!...

10 Mart’tan itibaren ülke gündemimizi etkileyen, kötü bir şekilde tanışmamıza, tedbir almamıza, eve tıkılmamıza, eski değerlerimize kavuşmamıza sebep olan, maddi / manevi yıkıcı sonuçlarıyla boğuştuğumuz korona virüs (kovid - 19)’ün sebep olduğu - hani Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin KOCA’nın açıklarken kelimelerin boğazında düğüm düğüm olduğu – ilk ölüm haberinin üzerinden iki aydan fazla bir zaman geçti.

1000 kişinin ölümünün açıklandığı ilk seri yazımızın olay ve yaşanmışlık süresi bir ay iken, sonrasındaki 1000 kişilik ölümler neredeyse 8 – 10 gün gibi kısa bir sürede yaşanılmış ve günlük ölüm sayılarının ortalama 100’ün üstüne çıkmaması ve her geçen gün de artmamasının gerektiği konuları üzerinde alınacak kısıtlama / tedbirlerden bahsetmiş ve sokağa çıkma yasaklarını konuşmaya / önlemlerden dem vurmaya çalışmıştık. Serimizin ve 2 ve 3. yazılarını aldığımız ölüm haberlerine göre kaleme almış, olayın tüm tehlikeli boyutlarının daha büyük rakamlara ulaşmaması için herkesin üzerine düşen görevi yerine getirmesini / açıklanan tedbirlere uymasını ve bir daha konuşmamak üzere “ölüm haberleri” ni yok saymamız gerektiğinden bahsettik. Zaman geçtikçe bunun meyvesini almış, ortalama 8 – 10 günde meydana gelen ölüm vakaları yerini 15 – 18 güne bırakmış ve bunların daha da minimize edilmesinin elimizde olduğunu söylemiştik. Bu konudaki haklılığımız bir kez daha ortaya çıkmış olsa bile halen daha ölümlü vakaları konuşuyor olmak ve yine 1000’li rakamları yaşamış olmak da büyük bir cehalet ve aymazlığın bir sonucu olsa gerek!. “İkinci dalgasının geleceği” nden bahsedilen ve kanserden bile tehlikeli gözüken bu hastalığa karşı açıklanan tedbirlere riayet edelim, bu iş şakaya gelmez, YAPMAYIN!..

Takvimler 14 Mayıs’ı gösterdiğinde Ölüm sayısının 4000’i aşmış olduğunu görmekle birlikte bugüne kadar hiç “paylaşım” yapmadığım halde ilk kez bir paylaşım yaparak açıklanan korona virüs (kovid – 19) tablosunu sizlerle paylaşmaya çalışacağım;

Test sayısı 34.821, vaka sayısı 1.635, ölüm sayısı 55, iyileşen sayısı 2.315. Toplam test sayısı 1.508.824, toplam vaka sayısı 144.749, toplam ölüm sayısı 4.007, toplam yoğun bakım hasta sayısı 963, toplam entübe hasta sayısı 508, toplam iyileşen hasta sayısı 104.030.Bu şekilde yayınlanan ve Sağlık Bakanımız KOCA tarafından açıklanan tabloları her gün takip ediyor ve her geçen gün müjdeli haberlere de beraber şahit oluyoruz. Yapılan testlerin artması ve bunlarla birlikte çıkan vaka sayıları oranının düşmesi, iyileşen hasta sayılarının vaka sayılarından kat kat fazla olması, yoğun bakım ve entübe olan hastaların ölüm sayılarının düşmesi vb gelişmeler bizleri sevindirmiş olsa da, bu illetten kurtulmanın yolu – rutin hale bindirilen – Cumartesi / Pazar günlerinin 23 Nisan – 1 ve 19 Mayıs gibi resmi tatillerle birleştirilerek “kısıtlı sokağa çıkma yasağı” haline getirilmesinde alınan tedbirlere, açıklanan 1,5 Metrelik sosyal mesafe kuralına uymaktan, maske takmak ve dezenfektasyon / hijyen kurallarına riayet etmekten geçer. Bunlara UYALIM, UYMAYANLARI DA UYARALIM!...

Kaptan korona ve alçak miçosu Kovid – 19’un ülkemiz sularındaki seyrini terk edip bir an önce defolup gittiğini görmek, alacağımız tedbirler ve uyacağımız kurallar sayesinde olacaktır. Sağlık Bakanımız Sayın Dr. Fahrettin KOCA’nın da dediği gibi unutmayalım ki;

“KORONA VİRÜS, ALACAĞIMIZ TEDBİRLERDEN GÜÇLÜ DEĞİLDİR.”

Günay Ertan Akgün

Akit TV köşe yazarı