BIST8.982,30%1,99
USD32.3304%0.12
EURO35,0856%0.04
ALTIN2.291,93%0.63

Kim ne derse desin

Av. Yaşar Baş

Abone OlGoogle News
14 Ekim 2019 01:33

Yeryüzünde devletlerin büyüklüğünü anlatmaya yarayan kriterler var.

Ekonomik büyüklüğüne, askeri kapasitesine, kişi başı gelirine, suç oranına, kişi başı tüketime, yer altı zenginliklerine, teknolojik kabiliyetine, daha burada sayfalara sığdıramayacağımız birçok kritere göre devletleri bir sıralamaya tabi tutmamız mümkün.

Her bir kriter başka bir devleti sıralamanın zirvesine veya üst noktalarında gösterebilir.

Bu kriterlerin birkaçında birden üst sıralarda olanlar genellikle büyük devlet olarak kabul ediliyor.

Ağırlıklı olarak da askeri kapasite büyüklüğün en temel kriteri kabul ediliyor.

Ama bana sorarsanız büyüklüğün en temel kriteri bir karar alırken kimin ne diyeceğini umursamamaktır.

Şimdilerde en çok duyduğumuz şey batı toplumlarındaki kara propagandaya nasıl karşı koyacağımıza ilişkin dertlenmeler.

Bence işin bu tarafına fazla kafa yormaya ve işin esasının önüne geçirmeye hiç gerek yok.

Amerika veya İsrail veya Fransa ya da Rusya veyahut da Çin bir karar alırken, aldığı karar ile ilgili algıyı yönetmek gibi bir ihtiyaç duyuyorlar mı?

Büyük devletler kararlarını alır ve uygular. Karar alırken ve uygularken insani ekseni kaybetmemek önemli. 

Biz insani bir eksende hareket ederken batı toplumlarında bazı çıkar odaklarının algı operasyonları karşısında kendimizi çaresiz hissetmemenizi gerektiren hiçbir durum yok.

Türkiye artık büyük devlet gibi davranmaya başladı. Büyük devlet gibi davranmaya başladığınızda, sizden beslenmek için kanallar oluşmaya başlar ve bir süre sonra sizden beslenen kanallardan meydana gelen bir ekosistem oluşur.

Özgür ve yalnız karar alamazsanız, çevreden köpürtülen algı operasyonlarına gülümseyerek bakan bir özgüven içinde olmazsanız ve kendinizi emperyalist merkezlerden akredite etmek için çırpınırsanız hiç kimse size göre kendi pozisyonunu belirlemez.

Bu ülke on yıllardan bu yana kendini emperyalist merkezlerin insafına teslim ederek varlığını sürdürmeye çalıştı.

Gelip vardığımız nokta biliniyor. Son yıllarda kendi dinamikleri ile ayağa kalktı. Artık bir küresel güç olarak yükseliyor.

Biz Arap Birliği imiş, Almanya imiş Fransa imiş ABD’li emperyalist palyaçolar imiş bunların tamamını elimizin tersi ile kenara itip hadi ordan demedikçe büyük devlet olamazdık zaten.

Almanya, Fransa, Finlandiya ve Norveç, Türkiye’ye silah ambargosu uyguladı değil mi? Bu ambargoyu ciddiye alan var mı? 

Türkiye bugün Almanya veya Fransa’dan silah almaya muhtaç olmadığı gibi, elinde bulunan Alman ve Fransız sistemlerinin tamamını kendi imkânları ile bakım ve modernizasyonunu yapacak kabiliyete sahip.

Esas onlar bizim uygulayacağımız ambargodan korkmalı. Ve bence Türkiye, bu dönemde bize ambargo uygulayan ülkelerden bundan sonra silah ve silah sistemleri almayı yasaklayarak tersine bir ambargo kararı almalı ve benzer düşünceleri aklından geçirenlere gereken mesajı vermeli.

O zaman bakın bakalım bu ülkelerin siyasi karar alıcıları, Türkiye gibi bir ülkeye satış kapısının kapanmasının bedelini kendi ülkelerindeki yatırımcılara nasıl anlatacak görün.

Siyasi ve askeri kararlarımız konusunda birilerinin ne dediğine bakarak kendimizi aşağılamaya hiç gerek yok.

Esas onlar düşünsün deyip keyfini çıkarma zamanlarına geldik artık.

Akit TV köşe yazarı