BIST9.716,77%-0,05
USD32.5459%0.03
EURO34,9822%0.03
ALTIN2.439,10%0.12

Smith-Keynes iflas etti, yeni ekonomi teorisi!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
03 Aralık 2021 07:01

İktisatçı değilim ama..

Hukuk fakültesinde bir sene, büyük merakla Prof.Dr. Erdoğan Alkin’in derslerini takip etmiştim.

Hukuk başlangıcı dersinde de, hukukla ilgili konular başlığı altında filozofların yorumlarını derinlemesine incelediğimizden..

“Hukuk” derken, “iktisat”a da bulaştığımızdan..

İktisat tarihi açısından, birazcık mürekkep yalamışlığımız olduğunu söyleyebiliriz.

Bu çerçevede, Batı’nın iktisatçıları hangi görüşleri serdetmiş..

Adam Simith ne demiş..

Keynes ne söylemiş..

Azıcık biliriz.

Bir de, Müslüman toplumu zehirlemek için gencecik çocuklarımızın ellerine verilen Karl Marx kitapları sebebi ile..

“Acaba neler saçmalamış” diye merakımızdan..

Temel başlıklar halinde de olsa..

İktisadi konulara aşinalığımız var sayılır.

Bu çerçevede bugüne gelecek olursak..

Döviz ile ilgili değer artışının mantıklı bir izahını yapan, konunun uzmanı bir tek kişi görmediğimi söylemeliyim.

Evet, geçmiş yıllarda bazı mantıklı tezler ileri sürenler oluyordu..

“Kardeş, yatırımın yok ise.. Üretimin yeterli değil ise.. Kendi kendine yeten bir toplum değilsen.. Senin paran değer kaybeder.”

Mantıklı mı?

Mantıklı..

“İthalatın, ihracatından fazla ise.. Sattığın mal miktarı ve toplam değeri, dışardan aldığın mal miktarı ve değerinden az ise.. Senin para birimin, dışarının para birimine göre zayıf kalır.”

Doğru mu?

Doğru..

İhracatımızın, ithalatı karşılama oranının % 60’larda, % 70’lerde olduğu yılların döviz değerindeki yüksekliğini, böyle izah ediyorduk..

El hak, doğru bir izah tarzı idi..

Dün 2021 yılı Kasım ayı ihracat-ithalat rakamları açıklandı..

Ticaret Bakanı Mehmet Muş,geçen yılın aynı ayına göre Kasım ayında ihracatın yüzde 33,4’lük artışla 21,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleştiğini söyledi.

Devam etti:

“Bu değer, bugüne kadarki en yüksek aylık ihracatımızdır.”

Evet, tek başına ihracattaki artış, ithalata bakmadan konuyu çözmez..

Bir de ithalata bakmamız lazım.

Olur ya..

İhracatta rekor kırmışsınızdır..

Ama ithalatta kırdığınız rekor, ihracattaki rekoru kat kat geçmiştir..

Sonuçta eskisinden daha berbat bir duruma düşmüş olabilirsiniz..

İthalata da bakalım o zaman..

Yine Bakan Muş açıklıyor:

“Geçen yılın aynı ayına göre ithalat yüzde 26,7 artışla 26,8 milyar dolar oldu.”

İhracat artmış ama..

İthalat da artmış..

O zaman, oranlarına bakacağız..

Aradaki farkın azalıp azalmadığına bakacağız..

O rakamları da Bakan’dan aktaralım:

“Bu gelişmelerle dış ticaret açığımız Ocak-Kasım döneminde geçtiğimiz yıla göre yüzde 13,6 azalışla 39,2 milyar dolara gerilemiştir.”

Demek ki ne imiş?

Kötüye değil, iyiye gidiş varmış..

Dış ticaret açığı, artmıyor, azalıyormuş..

Bir de bu açığın, turizm gelirleri ve dış ülkelere verilen hizmet sonucu gelen gelirlerimizle kapanma rakamlarına baktığımızda.. Önceki iki ayda, cari fazla verildiğini hatırlatıp, Kasım ayında da yine cari fazla olabileceğini belirtip..

Geçelim Adam Smith’e.. Keynes’e.. Karl Marx’a..

Yok yok..

Bu filozofların para, değeri, başka ülkelere yapılan satışlar üzerinden dillendirdikleri tezleri yazarak, sizleri sıkmayacağım..

Bunların tezleri, değişik konularda farklı olsa da..

İhracatın ithalatı karşılama oranı yükseldikçe..

O ülkenin ekonomisinin de- parasının değerinin de daha iyiye gideceği konusunda, hiçbirisinin bir itirazının olması mümkün değil..

Ama görüyoruz işte..

Türkiye’nin ihracat rakamları, ithalatı karşılama oranları iyiye gittikçe..

Bu rakamların çok daha kötü olduğu yıllara göre, dövizdeki değer artışı, almış başını gidiyor..

Biz buna “Dış güçlerin operasyonu” diyoruz..

“Ekonomi ilmi, bunu izah edemez” diyoruz..

“Adam Smith de, Keynes de, Kral Marx da.. Bu tabloya mantıklı bir izahat yapamaz” diyoruz..

Ama ülke içindeki birileri..

Dövizdeki değer artışının gayet normal olduğunu, Türkiye’de başka bir sonuç beklenemeyeceğini söylüyorlar..

Özellikle de, dövizin değer kazanmasının sebebi olarak, üretim, yatırım vesair kavramlar üzerinden değil.

İthalat, ihracat kavramları üzerinden değil..

“Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan konuştu, dolar değer kazandı.. Erdoğan 6 saat sustu, dolardaki artışı geriledi” diyorlar..

Evet evet..

Şaka yapmıyorum.

Bu tezi ciddi ciddi dile getirenler var..

Hatta gazetelerine manşet yapanlar var..

“Erdoğan konuştu. Dolar şu fiyata çıktı” şeklinde birinci sayfasının yarısını kaplayan başlıklar atanlar var..

O zaman, artık “iktisata giriş” kitaplarının içine..

Ekonomi kitaplarının içine..

Adam Smith’in ekonomi tezlerini çıkartıp..

Keynes’in, Karl Marx’ın tezlerini çıkartıp..

Müslüman iktisatçıları hiç saymıyorum bile..

Materyalist ekonomi kitaplarının içlerine bile..

Yeni tez olarak, şunu koymak gerekir..

“Bir ülkede paranın değeri, Cumhurbaşkanı’nın konuşup konuşmaması ile belirlenir. Cumhurbaşkanı konuştuğunda, o ülkenin para değeri azalır. Sustuğunda artar.”

Evet, bunu söylediklerinde, yabancı devlet başkanları da konuşursa bu sefer de onların para değeri azalır.. Dolayısı ile bir çıkmaza girmiş olurlar ama..

Zaten söylediklerinde bir mantık yok ki..

Devamında da, bu ihtimalde nasıl bir sonuç yaşanacağını, kendilerine soralım..

Evet, gazete manşetlerini süsleyen o başlıklarda, samimi iseler..

Üniversitelere de çağrıda bulunsunlar..

İktisat kitaplarını, yeniden yazdırsınlar..

Yeni nesil, bu devrim gibi teoriyi, hatta bilimsel gerçekliği(!) okusun, öğrensin..

Bu bilgiden mahrum kalmasın..

Ülkenin geldiği durum, maalesef böyle..

Allah, aklımıza mukayyet olsun..

Olayları bilimsel kavramlar yerine, ideolojik fanatiklikleri ile izah etmeye kalkışanların şerrinden emin kılsın..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı