BIST9.527,29%-1,58
USD32.4993%0.21
EURO34,5937%0.37
ALTIN2.476,51%-0.27

Temel Bingöl’de doğruyu söyler, Sözcü’de şaşar!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
22 Kasım 2021 08:56

Tam oturdum, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, başörtü yasakçısı Ruhat Mengi’ye, nerede bir dindar görse, kırmızı görmüş boğa gibi saldıran Sözcü Gazetesinde verdiği röportajı eleştirecektim..

Köşemin bulunduğu alanın hemen yanıbaşında, sayfa editörümüz kafamdan geçenleri tahmin etmiş olmalı ki.

Beni biraz frenlemek istemiş..

Hemen köşemin yanıbaşına, Saadet Partisi haberi koymuş..

Yazıya başlarken, önce o haberi okudum..

Yumuşadım. Yumuşadım. Yumuşadım.

Yummoş gibi oldum.

Bu yazıyı öyle yazıyorum..

Kimbilir belki de, o haber metnini okumasaydım, ilerde benim de utanacağım türden ifadeler kullanacak, çok sert eleştiriler getirecektim..

Neyse ki.. Bir küçük haber, imdadıma yetişti.. Kendimi de ilerde eleştireceğim sözler sarfetmemi engelledi..

Beni yumuşatan haber metninde neler vardı, kısaca aktarayım.. (Gazeteden yazımı okuyanlar, tabii ki, hemen yanıbaşındaki köşeyi okuyabilirler ama.. Yazımı internetten okuyanlar için alıntılayayım.)

Bingöl’de, Saadet Partisi’nin il kongresi varmış. Temel bey de o kongreye katılmış ve şu konuşmayı yapmış:

“Biz her şeyi tenkit etmeyiz. Faydalı, doğru yapılanları da elbette takdir ederiz. Bugünkü iktidar sahipleri imam hatiplerin önünü açtı, müteşekkiriz. Başörtüsü diye bir problem ülkemizde kalmadı, müteşekkiriz, teşekkür ederiz. Bu ülkede bir takım yatırımlar yapıldı. Havaalanları neredeyse her ilde var.”

Ne güzel cümleler. Ne haklı tespitler..

Saadet Partisi’ne yakışan, ne kadar doğru açıklamalar..

Ama gelin de..

Bir de.. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun, Sözcü gazetesine verdiği röportajdaki ifadelerine bakın.

Dindar kimi görse, hemen saldırıya geçen Sözcü editörleri..

28 Şubat sürecinden bu yana, başörtü yasakçılığı sıfatını onlarca, yüzlerce defa tescillemiş olan, kendisi de bir hanım olmasına rağmen, başörtü yasağını savunabilecek, hatta Anayasa Mahkemesi’nin bu yasağı kaldırmaması gerektiğini defalarca söylemiş olan bir zalimin zalimi Ruhat Mengi..

Karşılarına almışlar, Temel beyi..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a saydırtmışlar..

Ben söylemeyeyim..

Temel bey, Sözcü gazetesinin yazdığına göre, neler söylemiş, birlikte görelim:

“Esas mesele cumhurbaşkanı kim olursa olsun denetlenebilmelidir, sorguya çekilebilmelidir, hesap verebilmelidir. ‘Bu denetim meselesi önemlidir’ dedim. Yani, Başkanlık Sistemi meselesinde bu olmadan olmaz. Ne olursa olsun başta bulunan kişi, daha doğrusu bütçeyi yapan, emanet edilen parayı harcayan kişi mutlaka denetlenebilmeli. Bu denetim halk tarafından, sizin gibi gazeteciler vasıtasıyla da yapılır, sorular sorulur ama esas denetlemeyi bir denetim kurulu olan Sayıştay yapar. Bütün hesapları önüne koyar, inceler, burada bir usulsüzlük, yolsuzluk var mı ona bakar.”

Neymiş, Temel beyin Tayyip Erdoğan’a itirazı?

“Cumhurbaşkanlığı sisteminde, denetim mekanizmasının olmaması” imiş.

Denetim mekanizması gerçekten var mı yok mu, ayrı konu..

Oraya girersek çıkamayız.

Temel bey kendisi söylüyor, “Sayıştay denetlemeli” diye..

Bugün Sayıştay kapalı mı?

Değil.

O zaman Sayıştay kapalı gibi niye algı yapıyorsunuz, niye denetim yok diyorsunuz?

Yummoş oldum dedim ya..

Sözümü çiğnetmeyin benim..

Devam ediyor, Erdoğan ile görüşmesini aktarmaya, Temel bey:

“Biz beraber olmalıyız, dedi kendisi. Ben de dedim ki; ‘Bizim itirazımız sistemin denetlenemez olmasından. Denetlenmeyen bir sistemin içinde bulunmayı biz arzu etmeyiz.”

İşe bakın..

Koskoca Milli Görüş çizgisi..

“Önce ahlak ve maneviyat” diyen Milli Görüş.

“İmam hatipleri; her isteyen ile, ilçeye açacağız” diyen Milli Görüş.

“Ağır sanayi” diyen Milli Görüş..

"Ayasofya’yı açacağız” diyen Milli Görüş.

“Kızlarımızın önündeki kıyafet yasaklarını kaldıracağız” diyen Milli Görüş..

Şimdi gelmiş, “Cumhurbaşkanı’nın denetlenmesi-denetlenmemesi” noktasına kilitlenmiş.

Hem nasıl kilitlenmiş.

AK Parti Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, “Bizim birlikte olmamız gerekir” diyor..

Milli Görüş’ün başında olduğunu iddia eden kişi ise, Milli Görüş'ün hedeflediği her şeyi hayata geçiren Erdoğan'a, “Biz birlikte olamayız. Çünkü sizin sistemde denetleme yok” diyor.

Yummoş olacaktım ama.

Kusura bakmayın..

Ağzımdan baklayı çıkaracağım..

Affedersin Temel bey..

İlk Cumhurbaşkanı M. Kemal’in döneminde, denetleme mi vardı?

İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü, kim denetleyebiliyordu?

Asker kaynaklı diğer cumhurbaşkanlarının hangisini kim denetleyebilmişti?

Yoksa, Yassıada mahkemelerine mi aşıksın?

O darbe mahkemesi, Celal Bayar’ı denetlemişti.. İdama da mahkum etmişti. Ama Menderes’i idam edip, onu bırakmıştı..

O darbeye, o darbecilerin yargılamasına mı aşıksın?

Temel bey, Kemalist zorbaların dönemindeki “parlamenter sistem”e aşık olmuş, başka hiçbir şeyi gözleri görmüyor!

Eski yılları bırakıp, yakın tarihe geleyim.

Süleyman Demirel’den örnek vereyim.

Kim denetleyebiliyordu, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i.. Erbakan hoca, görevi Çiller’e devretmek üzere istifa ettiğinde. Onun yerine, darbecilerin sözünü dinleyip, Mesut Yılmaz’a başbakanlık görevini vermişti..

Ne oldu, kim hesabını sorabildi, Demirel’den?

“Suudi Arabistan’a gitsinler, orada başörtülü okuyabilirler” ahlaksızca cümlesinin hesabını vermeden, ölüp gitmedi mi, o adam.

Ya Necdet Sezer?

Çok mu hoşunuza gidiyor, Refah Partisi’ni kapatan mahkemenin başındaki Necdet Sezer’in cumhurbaşkanlığı?

Kime hesap veriyordu Sezer?

Millete mi, yoksa millet düşmanı laikçilere mi?

Ne güzel sözler, Temel beyin sözleri..

“Denetleme mekanizması yok”muş.. Onun için, Cumhurbaşkanlığı sistemine karşı imiş.

Onun için de, AK Parti’nin ittifak teklifine ‘evet’ demezmiş..

Peki, faizcilere “evet” der misin Temel bey?

Dersin.

“Zina serbest olmalı” diyenlere “evet” der misin?

Dersin.

“Gaylik, lezbiyenlik serbest olmalı, onlara yönelik eğitimler ilkokuldan başlamalı” diyenlere “evet” der misin?

Dersin..

“Başörtü yasak olsun” diye yıllarca bu ülkede ahlaksızca mücadele verenlere “evet” der misin?

Dersin..

“AB’a koşulsuz şartsız girmemiz lazım” diyenlere “evet” der misin?

Dersin..

“Tüm çocuklarımıza derslere başlamadan öğrenci andı zorunlu olarak okutulmalı” diyenlere “evet” der misin?

Dersin..

Ah ah.. Bingöl’deki Saadet Partililer..

Temel beye, rahmetli Erbakan hocamızın “Sen ‘Ne mutlu Türküm diyene’ sloganı atarsan, Kürt vatandaşımız da, ‘Ne mutlu Kürdüm diyene’ der. Kaos olur” sözünü hatırlatsaydı..

Temel beyin aklı başına gelir miydi acaba?

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı