Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün grup toplantısında konuşuyor:

“Faiz belasını bu milletin sırtından kaldıracağız.”

Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bir kişinin bu sözlerinden dolayı, Milli Görüş gömleğine sahip her kişinin tek sözü olabilir:

“Allah senden ebeden razı olsun. Ayağına taş değmesin..”

Grup toplantısı sonrasında, içeriğin medyaya intikalinin akabinde, Milli Görüş’çü kardeşlerimizden bu yönde bir açıklama, bir destek geldi mi?

Ben duymadım..

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’ndan, “Faize karşı çıkan tek parti bizdik. Sayın Cumhurbaşkanı’nın da faize net olarak karşı çıkan açıklamasından dolayı memnuniyet duyduk. Destekçisiyiz” şeklinde bir mesaj duydunuz mu?

Hayır..

Temel Bey, arabanın yakıt deposu ile ilgileniyor..

Yakıt dahil, büyük oyuna bakmak istemiyor..

“Arabaya binen herkesin gözü, yakıt göstergesinde” diyor..

“Arabası var ki, gözü de yakıt göstergesinde..” desem..

Biliyorum, FETÖ’cüler hemen şaha kalkacak..

“Bir arabayı çok gördü” diyecekler..

Hatta..

Hz. Peygamber döneminden örnek getirip, “Herkesin bir binek sahibi olması hakkıdır” diyecekler..

Ben de soracağım: Hz. Peygamber döneminin haklarını, ittifak yaptığınız CHP’liler, tek başlarına iktidar oldukları dönemde, niye hayata geçirememişler?

Bugünlerde dolardaki bir yıllık süreçte gelen % 40 civarındaki değer artışını, “Cumhuriyet tarihinde görülmemiş” şeklinde yorumlayanlar..

1994’te koalisyon ortağı olan CHP’nin (SHP’nin) döneminde bir yılda doların % 160 değer artışını bir izah etsinler de..

Sonra bugünkü doların, o güne göre dörtte bir oranındaki değer artışını konuşsak..

Biz yine faiz konusuna dönelim..

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, konuşmasına devam ediyor:

“Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam. Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim!”

Bu kadar net, bu kadar açık konuşuyor, Cumhurbaşkanı..

“Beraber yürüdüğümüz” dedikleri kimler?

Büyük ihtimalle Ahmet Davutoğlu..

Büyük ihtimalle Ali Babacan..

Ve yine büyük ihtimalle, MSP ve RP’de aynı parti çatısı altında birlikte çalıştığı Temel Karamollaoğlu..

Dolar 1 kuruş çıkmış, hemen açıklama..

Büyükelçiler için sınır dışı etme talimatı verilmiş, hemen açıklama..

Biden ile görüşme olmuş, bir açıklama..

Görüşme ayaküstü olmuş, hemen bir açıklama..

Hiç sektirmeksizin anında açıklama yapan Ahmet Davutoğlu’lar, Ali Babacan’lar, Temel Karamollaoğlu’lar.

Şimdi suspus olmuşlar..

Cevap vermeye kalksalar..

Faizi savunduklarını tekrar dillendirmeye kalksalar..

Halk nezdinde rezil olacaklar..

Cevap vermeyerek, konunun üzerini örtmeye çalışıyorlar..

Bu arada CHP’yi de, kızdırmamaya çalışıyorlar..

Ama net olarak, Sayın Erdoğan’dan sonra biz de kendilerine soralım:

“Siz, faizin indirilmesine karşı mısınız, değil misiniz?”

Lagaluga yapmayın..

Faizin haramiyetini bildiğiniz halde..

Bize dindarlık tasladığınız halde..

Şimdi faizin indirilmesine karşı mı çıkacaksınız?

Faize verdiğiniz destekten dolayı, hiç mi utanmayacaksınız?

Teknik tartışma ayrı..

“Faize karşı çıkışımızı, nasıl dillendireceğiz? Sistem belli, Anayasa’daki hükümler açık” tezlerinin hepsini bir kenara bırakın..

Sırtında yumurta küfesi olan Cumhurbaşkanı, “Faizi kademe kademe indirmek istiyorum” dedikten sonra..

Muhalefetteki dindar geçinen siyasetçilerin güle oynaya “Evet, biz de faizin indirilmesini istiyoruz” demeleri gerekir..

Ama nerde?

Sayın Erdoğan açıklamasını yaptıktan 6 saat sonraya kadar bekledim..

Düzce depremi ile ilgili paylaşımları bile var..

Ama, kendilerine Cumhurbaşkanı’ndan gelen net tavırla ilgili; “Beraber yürüdüğümüz arkadaşlarımızdan faizi savunanlar, kusura bakmasınlar. Bu yolda ben, faizi savunanla beraber olamam, olmam” sözleri ile ilgili açıklama yok..

Ki, cumhurbaşkanının, aynı konuşmanın devamındaki şu sözleri de çok önemli:

“Bu görevde olduğum sürece, kusura bakmayın faizle mücadelemi sonuna kadar, enflasyonla mücadelemi sonuna kadar sürdüreceğim.”

Bu sözlerden de gerekli mesajı alamayan Milli Görüş’çü kardeşlerimiz olabilir..

Onun için, Erdoğan’ın şu cümlesini de aktarmamız zorunlu:

“Şunu bilmemiz lazım, bu konuda nas ortada. Nas ortada olduğuna göre sana, bana ne oluyor? Biz değerler silsilemiz içerisinde olaya buradan niye bakmıyoruz? Olaya buradan bakacağız, ona göre de adımımızı atacağız.”

Nas nedir, bilirsiniz herhalde..

Ahmet Davutoğlu, kendisini dini ilimlerde de yetkin birisi olarak tanıtıyor..

Ali Babacan, hem Batı sistemindeki ekonomi kurallarını, hem de İslam dini bağlamında kavramları bildiğini iddia ediyor..

Temel bey ve çevresindekiler, kimseye bu konuda konuşma imkanı bile bırakmıyorlar..

Haydi bakalım, hodri meydan. Cumhurbaşkanı bile, “Nas ortada” dediğine göre..

Siz nerdesiniz, bir görelim..

Kapitalistlerin yanında mısınız?

İslam dininin hükmünün yanında mısınız?

Para babalarının yanında mısınız?

Faizin sömürüsü altında inleyen dar gelirlilerin yanında mısınız?

Erbakan’ın çizgisinde misiniz?

“Erbakan hayal dünyasında yaşıyor” diyen solcuların yanında mısınız?

Bir çift söz de, TÜSİAD çevresinde kümelenen patronlara söyleyelim.

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, patronlar yatırım yapsın diye didiniyor, faizi indirmek için mücadele veriyor..

Ama bakın, aynı Cumhurbaşkanı, o patronların ne yaptığını milletin huzurunda ifşa ediyor:

“Biz iş adamlarına diyoruz ki, sen düşük faizle kredi istiyordun. Al, niye almıyorsun. Bu işadamlarını da anlamıyorum. TÜSİAD’ı vesairesi yüksek faizden bahsediyor. Siz nasıl insansınız? Sen işadamıysan, yatırımdan yanaysan, işte size kredi. Alın krediyi ve yatırımı yapın. Ben sizden yatırım, istihdam, üretim, ihracat istiyorum. O zaman kaçıyorlar. Bunlar nasıl iş adamı? Sonra bize sallıyorlar. İstediğiniz kadar sallayın, tutmaz.”

Daha ne diyelim?

Söylenecek söz mü kaldı ki, diyelim?