BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Haydi buyrun, ekonomi konuşalım!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
11 Ağustos 2020 09:25

Okurlarımız gerek maille, gerekse www.yeniakit.com.tr adresli internet sitemizdeki yazımın altına yaptıkları yorumlarla, sürekli bir talepte bulunuyorlar..

“Ekonomiden ne haber?”

Biz dış güçlerle savaşı yazıyoruz..

Onlar bize nanik yapıyorlar:

“Dolardan bahsetsene!”

Akdeniz’de 40 tane çakalın Türkiye’ye karşı birlik olduğunu anlatıyoruz..

Onlar, “Çeyrek altından ne haber?” diyorlar..

“Koronavirüs salgınında, ABD 160 bin ölümü devirdi, 200 bine yaklaşıyor. Türkiye’nin nüfusu ile kıyasladığımızda, gelişmiş diye tanıtılan ABD’deki ölümler, bizden kat kat fazla” diyoruz..

Onlar, “Cumhuriyet altın kaç lira oldu, biliyor musun?” diyorlar..

“Türkiye, insanlığın vicdanı oldu, 4 milyon göçmene bakan bir başka ülke var mı? Eğer iman ediyorsak.. Eğer Allah’ın vaadine inanıyorsak, o mazlumların duası bile, yeni çağda Türkiye’yi tüm egemenlere karşı lider koltuğuna oturtur” diyoruz..

Onlar, “AK Parti iktidara geldiğinde asgari ücretle 6 çeyrek altın alabilirken, şimdi üç çeyrek altın alabiliyoruz, haberin var mı?” diyorlar..

“Dünya genelinde Mısır’daki darbecilere eyvallah etmeyen, Libya’daki darbe girişimlerine sessiz kalmayan bir Türkiye’nin gururunu yaşıyoruz. Gelişmiş denilen devletler ise, demokratik olduğunu iddia eden ülkeler ise, her türlü ahlaksızlığın peşindeler. Türkiye’de şu kişinin haksız yere cezaevinde olduğu iddiası ile bize zılgıt çekmeye kalkarlarken, kendileri seçilmiş cumhurbaşkanı Mursi’nin cezaevinden çıkması için ellerini kıpırdatmadılar.. Göz göre göre, darbeci Sisi’ye destek çıkıp, Mursi’yi katlettirdiler. Allah’a şükürler olsun ki, bizim ülkemizin böyle bir utancı yok” diyoruz..

Onlar, “Hah hah ha.. Altın fiyatlarındaki oynamalar sonucu, Kapalıçarşı işlemez hale gelmiş” diyorlar..

O zaman hodri meydan..

Bizim söylediklerimizin hepsinin arkasındayız ama.

Buyrun onların da sorularına cevap verelim..

Verirken de, biraz ironi yapalım..

Hafta sonu, ailecek kahvaltı masasına oturduk..

Masada, ortaya serilmiş çeyrek altınların sayısı azalmıştı..

Aile bireylerinin her biri için düşmesi gereken cumhuriyet altını eksilmişti..

Çocuklar sordular: “Baba biz ne yiyeceğiz?”

Ben hayıflandım;

“Çocuklara kahvaltı masasında, her birine birer cumhuriyet altını bile düşüremedik..”

Tamam mı, çeyrek altından bahsettik mi?

Cumhuriyet altınından bahsetmiş olduk mu?

Atladığımız daha ne var?

İşin esprisi bir yana..

Affedersiniz beyler..

Çeyrek altın nedir?

Yenilir mi, içilir mi?

Kahvaltıya oturduğunuz zaman, yiyeceğiniz peynir, içeceğiniz çay, katığınız ekmeğin yerine geçer mi?

Altın ile mi doyuyoruz, yoksa ekmek-peynir-çay ile mi?

Öyle bir algı oluşturuluyor ki..

Zannedersiniz ki..

Toplum, sabahtan akşama kadar altın alıp, altın satıyor.

Dolar alıp, dolar satıyor.

Bize ne kardeşim, altının fiyatı artmış ise.

Kaldı ki, tüm dünyada artıyor, bizde biraz daha fazla artıyor..

Ne yapalım, ölelim mi yani..

Sen ekmeğine bak.

Çayına bak, şekerine bak, peynirine bak.

Varsa bunlarda bir fiyat artışı, onu söyle..

Bırak da, altını da yatırım yapacak bir avuç para babası düşünsün..

“Borsaya mı yatırayım, altına mı” diye onlar düşünsün, kara kara..

Dar gelirli insanların neyine, altının kaç lira olduğu?

Günlük ihtiyaçlarını giderme konusunda sıkıntı yaşayan insanlar, altının peşinden niye gitsinler ki?

2002’de asgari ücretle 6 çeyrek altın alınırken, şimdi üç çeyrek altın alınıyormuş.

Eeee.
Ne yapalım, aç mı kalacağız artık?

2002’de asgari ücret ile kaç ekmek aldığına bak.

Bugün yine asgari ücret ile kaç ekmek aldığını kıyasla.

Eğer geriye gidiş varsa, konuşalım..

Geriye gidiş ne demek.

Yerinde sayma varsa, yine eyvallah..

Hatta % 20’den düşük iyileştirme varsa, yine konuşalım..

Bunu her şey için yapalım.

Çayından, şekerine..

Peynirinden zeytinine.

Yumurtasından istediğiniz ne var ise, ona..

Her şey için uygulayalım..

Ama lütfen benim karşıma, farklı farklı kriterlerle çıkmayın..

Altından kalkamayacağımız, elli değişik veri ile hesaplanan o günkü bir emekli ücreti ile, bugünkü çok değişik veriler sonucu hesaplanan farklı bir emekli ücretini karşılaştırmaya kalkışmayın..

2002’de AK Parti iktidara geldiğinde asgari ücreti, net olarak alacaksınız..

Bugünkü asgari ücreti net olarak önümüze koyacaksınız..

O tarihteki ekmeğin kilosunu hesaplayacak, bugünkü ekmeğin kilosunun fiyatı ile karşılaştırmayı bitireceksiniz..

Yok öyle, “Çeyrek altın kaç liraydı.. Cumhuriyet altını ne kadardı?” muhabbeti.

Hani 2002’ye gitmek kafaları biraz karıştırıyor ise..

Şu son iki yılda yaşadıklarımızla işi bitirebiliriz..

Patates, iki yıl önce kaç liraya fırlamıştı?

6 TL. Soğan hakeza..

Biber kaç lira idi? 15 TL.

Patlıcan ne kadardı? 20 TL.

Domates 15 TL.

Tanzim satış mağazaları ile bu fiyatlarda bir kırılma yaşatılmıştı ama, “Aaaa. Devlet manavlığa soyundu” diye, alay edenler çıkmıştı..

Hormonlanmış o fiyatlardan, şimdi eser var mı?

Patates hem de iki yıl sonra, 2018’deki fiyatının yarısından bile düşük noktaya geldi mi?

Soğan aynı durumda değil mi?

Diğer mutfakta kullandığınız her türlü meyve-sebzenin fiyatı, aynı düşüşü yaşamadı mı?

Ha, şunu söylüyor değilim..

“Ülkeye ucuzluk geldi” demiyorum..

Ama..

Sanki çeyrek altınla karnımızı doyuruyormuşuz gibi, “2002’de asgari ücretle 6 çeyrek altın alırken, şimdi üç çeyrek altın alabiliyoruz” algısına da fırsat vermeyelim..

Bırakın, altını kuyumcular düşünsün, yatırımcılar düşünsün, para babaları düşünsün..

Biz ekmeğimize bakalım, peynirimize, şekerimize bakalım..

Asgari ücretle dün ne kadar, bugün ne kadar zorunlu ihtiyaçlarımızı alabildiğimize bakalım..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı