BIST9.693,46%1,77
USD32.5355%0.02
EURO34,7190%0.09
ALTIN2.499,53%0.61

Polis müdürüne vermediği kimliği, hastabakıcıya verdi!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
04 Ağustos 2020 09:24

Bizim yiğitlerimiz böyledir.

Kağıttan kule yaparlar.. Seyrine dalarlar..

“Ne geçilmez bir kule” derler..

“Ne yıkılmaz koruma alanı” derler..

Oysa, bir rüzgar ile uçacak kağıttan kuledir, yaptıkları..

Hatay Baro Başkanı’nın, hukuk dersi veriyormuş gibi sergiledi tavır da bunun benzeri..

İlk gün tartışıldı..

“Haydi biraz tartışsınlar, geçer” dedik..

Baktık, baro başkanları da tartışmaya katılmış..

Yetmedi, avukatlar katıldı..

Yetmedi, medyadaki “diktatörlük algısı oluşturmak isteyen” uzantıları katıldı..

Bir dedik, iki dedik, hâlâ devam ettiriyorlar..

O zaman, biz de girelim bu konuya..

Ne olmuştu, kısaca özetleyelim..

İskenderun’da bir kapalı mekanda, polis müdürü bir kişiye rica ediyor, “kimliğinizi gösterir misiniz?”

Kimlik istenilen kişi, aslında Hatay Baro Başkanı olan Av. Ekrem Dönmez.

Beyefendi bırakın kimliğini göstermeyi, şifahen “Ben Ekrem Dönmez” bile demeye tenezzül etmiyor..

Büyük hukukçu ya..

Kimden kimlik istenir, kimin üzeri aranır, çok iyi biliyor ya!

Bir şey bildiği yok da..

Kendisi öyle sanıyor..

Hani “Ekrem Dönmez” dese..

Muhatapları, “Ya baro başkanının adı da Ekrem Dönmez idi.. Acaba o kişi mi bu” diye düşünecekler.. Kendileri hatırlamasa bile. Bir bilene sorup, geçecekler.. Hiçbir tartışma da yaşanmayacak..

Ama büyük hukukçu, kılçıklık yapacak ya..

Emperyal devletlerin terör organizasyonları ile güvenliksiz bir ülke haline düşürmek istedikleri Türkiye’de, polise zorluk çıkaracak ya..

Polise en fazla yardımcı olması gereken bir hukukçu sıfatı ile..

Daha onlar sormadan, “Ben Hatay Baro Başkanı Av. Ekrem Dönmez. Allah yardımcınız olsun.. Bu da benim kimliğim.. Bu da kartvizitim, bir şeye ihtiyacınız olursa, bu ülke için, bu vatan için her zaman emrinizdeyim” diyeceğine..

“Ben şüpheli miyim” diye soruyor.

Olmuyor, “Arama kararınız var mı?” diye soruyor..

Sanki beyefendiye, şüpheli muamelesi yapılmış.

Ne bileyim, “Hemen yere yat, ellerini arkana koy” gibi bir şey söylenmiş gibi..

“Şüpheli miyim” ile başlıyor..

“Uygulama ise, bu yönde bir kararınız olmalı” ile devam ediyor..

Sanki uygulama kararını gösterseler, “Haaa. O zaman buyrun, kimlik kartım bu” diyecek..

Sanki cebindeki kimlik kartını çıkartıp, polise gösterse, kıyamet kopacak..

Sanki büyük bir hak kaybı yaşanacak..

Topu topu, elini cebine götürecek, bir saniyede kimliğini gösterecek.

Hatta kimliğini göstermesine bile gerek yok..

Sadece ve sadece “Ben Hatay Baro Başkanıyım” diyecek.

Ama dedik ya..

Maksat kılçıklık olsun..

Bu ülkedeki, kendileri ile birlikte hukuk fakültesinden mezun olanlara, sırf başlarında örtü var diye avukatlık yaptırmayan despotlar, polis müdürüne kimlik göstermeyerek, hak mücadelesi yaptıklarını iddia edecekler..

Bu yönde algı oluşturacaklar..

Israrla kimliğini göstermediği gibi, şifahen de söylemiyor..

Peki bu olay nerede yaşanıyor?

Bir AVM’de..

Sorsak bu ve bunun benzeri baro başkanlarına, “Her yer AVM oldu ya!” diye söze girerler..

“Betonlaşma”dan dem vurup, ahkam keserler..

Ama kendileri de, AVM’lerden çıkmazlar..

Evet, her yer AVM oldu ise eğer, sayenizde oldu beyler..

Sizler gidiyorsunuz o AVM’lere..

Neyse, bu konuyu da geçelim..

AVM’de nerede oluyor, bu kimlik tartışması yaşanan olay?

O da ilginç: “BİG CHEFS”

Vay vay vay..

Sorsak baro başkanımıza ve ona sahip çıkan diğer baro başkanlarına..

Hepsinin, “Yerli, milli, tam bağımsız Türkiye” edebiyatı yapacağından eminim..

Hatay Baro Başkanımızın, AVM’de, tercih ettiği mekan da BİG CHEFS!

İskenderun’u bilmem..

BİG CHEFS mekanlarına gitmişliğim de yoktur..

Alkollü olup olmadığını bilmem..

Bu tartışma sebebi ile merak ettim..

İnternetten tam da o mekanın tanıtımını buldum.. (Ben internetin yalancısıyım. AVM’lerde alkollü mekan olmaması lazım ama.)

Alkollü imiş..

Vay vay vay..

Hatay Baro Başkanımız, alkollü bir mekanda iken, polis kendisine kimlik soruyor..

Başkanımız da, kimlik göstermemek için, bin dereden yüz bin kova su getiriyor..

Yok yok..

Kendisi için değil benim itirazım..

Artık yetişkinlere bir şey deme hak ve yetkimiz yok..

İstedikleri gibi içiyorlar, istedikleri kadar da ....

Ama benim itiraz edeceğim, polisi de ilgilendiren husus başka..

Baro Başkanı’nın yanında, üç de küçük çocuk var..

Üçü de 18’in altında olmalılar..

Eeee.

İçkili bir mekanda, 18 yaşından küçük çocuklar, yemek yemeye gidebiliyorlar mı?

Burdaki sorunu daha sonra çözeriz..

Ama ben soruyu yöneltmiş olayım..

Daha önce de benzer tartışmalar yaşanmıştı..

Ankara’da bir baba, küçük çocuğu ile alkollü mekanda kendisine kesilen ceza sebebi ile polise itiraz etmişti..

Olayın “alkollü bir mekana, küçük çocuklarla gidilir mi” yönünden yapılması gereken eleştirimi de hatırlatıp, devam edelim, kimlik olayına..

Nerede kalmıştık?

Baro Başkanı’nın, “Kimlik kontrolü için alınmış uygulama kararını gösterin” talebinde..

İşe bakın ki..

Ordaki polislerden birisi, “Buyrun cep telefonumda karar var. Okuyabilirsiniz” diyor..

“Hah işte, şimdi kimlik cepten çıktı” diyeceksiniz..

Yanılıyorsunuz..

Baro Başkanımız artık yaşlandığından olsa gerek..

Cep telefonundan kararı okuyamıyor..

Polis yardımcı olmaya çalışıyor..

Başkanımız dikleniyor; “Benim okuma yazmam var!”

Ha bir de o da olmasaydı..

Üç tane küçük çocukla, alkollü mekana gidilir mi, gidilmez mi bilmiyorsun..

Bir de okuma yazman da olmasaydı..

Diğer olayları es geçiyorum.

Sonunda, kimliğini göstermeyen kişi alınıp, önce hastaneye götürülüyor..

AK Parti iktidarında başlatılan, polisin vatandaşa sert muamele yapıp yapmadığının denetlenmesi açısından getirilen düzenleme gereği önce hastanedeki evrak kayıta gidiliyor.

Veee.

Büyük hukukçu.. Arama kararı, uygulama kararı, kimlik gösterme, hukuk devleti gibi her şeyi yalayıp yutmuş Baro Başkanımız, ordaki bir hastabakıcıya, kimlik numarasını veriyor..

Bana da..

“Polis müdürüne vermediğin kimliğini, bir hastabakıcıya niye verdin” diye sormak düşüyor..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı