BIST8.990,43%2,09
USD32.3289%0.11
EURO35,0738%0.01
ALTIN2.294,20%0.73

Taziye ziyaretinde, anlatılan o olay!

Ali Karahasanoğlu

Abone OlGoogle News
19 Ağustos 2022 08:50

Taziye ziyaretleri devam ederken, anılar da tazeleniyor..

Abim Mustafa Karahasanoğlu için taziye ziyaretinde bulunan isimlerin bir kısmı gazetecilik sonrasında kendisini tanıyanlar..

Onların da çok değerli anıları var..

akit’in dik duruşu ile ilgili, pervasız yayınları ile ilgili takdirleri var..

Ama bir de..

Ağabeyimin yarım asrı aşan dostlarının ziyaretlerinde anlattıkları var ki..

Dindar insanların yaşadıklarını kamuya mal etme noktasındaki eksikliklerini, tekrar tekrar gözönüne getiriyor..

Elin solcusunun, beline silah takıp, adam kovaladığı-vurduğu dönemlerde..

Ülkede kardeş kavgasını fitilledikleri dönemlerde..

Dindar insanlar, anarşiye karışmadan..

Ama, algı operasyonlarına da eyvallah etmeden..

Medeni cesaretleri ile..

Farklı görüşten insanlara da ulaşma derdi ile..

Ne mücadeleler vermişler, hakkıyla anlatılsa, hakkıyla kamuoyuna mal edilebilse, belki sonraki nesiller de, bunlardan ibret çıkarabilse..

Önceki gün, abimin yarım asrı aşkın arkadaşı Bilal Karaköse taziye ziyaretine gelmişti..

Yakın köylümüz de olduğu için, evimize de gelip gitmişliği olan Bilal abi ile 1960’lı yıllara varan arkadaşlık, aynı zamanda Maçka Sanat Lisesi’ne uzanıyor.

Düşünün..

Yarım asrı aşan bir arkadaşlık..

Birbirlerini her daim destekleyen, irtibatlarını kesmeyen bir samimiyet içindeki arkadaşlık.

Bilal abi zaman zaman abimle görüşmek için evimize geldiğinde, rahmetli babam kendisine ikram için çay getirdiğinde..

Bilal abi, “Aman amca, zahmet etme” diyor..

Nihayetinde babam bir kıssa anlatarak, “zahmet etme” itirazını bitirtiyor.

Rahmetli babamın anlattığı kıssa şöyle..

Bir köyde yaşayan hatırlı kişiye, ziyarete giden insanlar, önce ikramlara boğuluyor..

Giderken de ev sahibinin şöyle sempatik bir tokatına maruz kalıyorlar..

En sonunda işin sırrını öğrenmek isteyen bir kişi çıkıyor..

“Hem ikram ediyor, hem de ikram ettiklerini dövüp yolluyor, acaba niye ki?” diye düşünen kişi, bu sefer kendisi hatırlı kişiyi ziyaret ediyor..

Ama bir pot da kırmamak için..

Hiç konuşmadan, durumu idare ederek, ziyaretini tamamlayıp, kalkarken, bekliyor ki meşhur sempatik tokat kendisine de gelsin..

Ama o ne?

Ev sahibi, son ziyaretçiye, sempatik tokatını atmıyor..

Merak daha da artıyor, “Başkaları hem ikram ediliyor, hem dayak yiyorlardı. Bana ikram edildi, ama dayak yemedim. Acaba niye?”

Ev sahibine de soruyor, bu soruyu..

Cevap şu:

“Yavrum, sen geldin, ben sana ne ikram ettiysem, kabul ettin. İtiraz etmedin.. Ama senden önce bana ziyarete gelip de giderken dayak yiyenlere her ikramımda, bana şöyle diyorlardı: ‘Zahmet etme amcacığım. Zahmet etme dayıcığım.’ Allah rızası için yaptığım bir hizmetten, beni alıkoymak istiyorlardı.. Onun için de, giderken onlara sempatik tokatımı atıyordum..”

Niyete bakar mısınız?

Allah rızasını nerelerde arıyor, büyüklerimiz, görüyor musunuz?

Rahmetli babam da, belki kimseye tokat atmadan, ama aynı inançla, gelen misafirlere hizmet etmeyi, “Allah rıza”sı için, bir vesile görürdü..

Dünkü taziye ziyaretine gelenlerden birisi de, abim Mustafa Karahasanoğlu’nun, yine yarım asrı aşkın arkadaşı Halil Gölve idi..

Halil abi ile abimin arkadaşlığı, taaMilli Nizam Partisi yıllarına dayanıyor..

Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan, Halil abi, abim hepsi Kasımpaşa merkezli, Milli Görüş camiasının isimleri..

Partinin Beyoğlu teşkilatında birlikte çalışmışlar..

Halil abi ziyaretinde bir hatırasını anlattı ki, onun bıraktığı yerden, benim hatırladığım babamla yaşadığımız diğer bölümü geldi..

Bugün MNP, MSP çizgisinden iktidara yürünen yolda, nerelerden geçildiğini, hangi fedakarlıkların yapıldığını anlatan, belki de diğer anekdotlarla birlikte filmi çevrilmesi gereken ibretlik olaylar silsilesinin bir halkasını size aktarmış olayım... Ders çıkarmak isteyenler, çıkarsınlar.

Halil abinin hatırlatması ile ben kısaltarak aktarıyorum...

1960’lı yılların sonu.. Erbakan hoca MNP’yi kurmuş. Abim Mustafa Karahasanoğlu MNP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı.. Halil abi de partide divanda.. Siyasi çalışmalarda atak, yerinde durmayan ateşli gençler.

Erbakan hoca, ağır sanayi hamlesini anlattıkça. Fabrika yapan fabrikaları hayata geçireceklerinisöyledikçe..

Beyoğlu ilçesinde görevli gençler de, “biz ne yapabiliriz” ile..

Beyoğlu ilçesinde MNP’nin fikirlerini, taahhütlerini, planlarını halka anlatmak için çalışmalar yapıyorlar..

Farklı bir propaganda, ses getiren bir çalışma amacı ile.. O tarihte Beyoğlu - Tepebaşı’nda, siyasi çalışma kapsamında, Adalet Partisi’nin önemli bir isminin, bir kahvede konuşma yapacağını öğreniyorlar..

MNP teşkilatından üç-dört kişi olarak o kahveye gidiyorlar..

Adalet Partili isim, propaganda amaçlı çalışmalarını anlatırken, Erbakan’ı kastederek, ‘Birisi çıkmış, ağır sanayiden bahsediyor.. Binlerce tank yapmaktan bahsediyor.. Bunlar nasıl olacak, aklı olan birisi izah edebilir mi?” şeklinde bir ifade kullandığında..

Abim hemen yanına geçip, konuşmacının elindeki mikrofonu da alarak, “ben anlatabilirim” diye cümleye başlıyor ki..

Bir cümle ya söylüyor, ya söylemiyor..

“Kahvedeki herhangi birisi” olarak sandıkları kişinin..

“Ben bu şahsı tanıyorum, bu kişi MNP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı” diyen, abimi tanıyan bir kişinin ifşası ile ortalık karışıyor..

Halil abi buraya kadar olan bölümü anlattı ama..

Parti çalışmaları sebebi ile gece saat üçlerde eve gelen bir abiye sahip olan, daha ilkokula giden bir çocuk olarak hatırladığım..

Abim yine eve geceyarısına kadar gelmemiş.. Bizler yatmışız..

Rahmetli babam yatmıştır ama, yarı uyanık, abimin geldiğini gösteren kapı tıkırtısında kalkar ve “Mustafa, saat kaç?” deyip, tekrar yatağına dönüp gitmesinden ibaret tekrar..

Bu sefer sabah saat 6’larda ancak eve gelen abiye, babamın “Eline ne oldu” sorusu ile bozuluyor.

Abim konuyu geçiştiriyor.. “Kaza” diyor..

Abimin, sonradan olayın tamamını bize anlattığından biliyoruz ki, Halil abinin aktardığı o olay sonrasında, kahvedekilerin saldırısından kurtulmak için, abim kahvenin boy camına, bir el darbesi vuruyor ve cam yerle bir.. Ordan kendisini sokağa atıyor. Ve kahvedekilerin saldırısından, sadece cama vurulduğunda yaralanan bir el ile kurtuluyor..

Davanın cesur insanları..

“Davamız için ne yapabiliriz”i dert edinen insanlar..

İmkansızlıklar içinde, fedakarlıklarla, Hak’kı tutup kaldırma mücadelesi verirken, gözünü kırpmadan öne atılan insanlar..

Onlardan birisi idi, abim Mustafa Karahasanoğlu..

Allah, abimin ve Hak davaya gönül vermiş tüm ölmüşlerimizin mekanını cennet eylesin..

Ali Karahasanoğlu

Akit TV köşe yazarı