BIST9.433,29%-0,96
USD32.5962%0.21
EURO34,7962%0.32
ALTIN2.494,66%0.41
Gündem

Erdoğan’dan, ‘Kuvâ-yı Milliyeciyim’ deyip, Suriyelileri göndereceğini söyleyen Kılıçdaroğlu’na tepki: Bu adam önce Misak-ı Millî’yi öğrensin

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli mültecileri istismar alanı yaptığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin tavrının insani, vicdani ve İslami olduğuna dikkat çekti.

Abone OlGoogle News
22 Temmuz 2021 09:40

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne gerçekleştirdiği tarihi ziyaretin ardından medya temsilcilerine açıklamalarda bulundu. Erdoğan, adadaki temaslarına ilişkin açıklamasında, “Kıbrıs Barış Harekatının 47’nci yıldönümünde Kıbrıs’taydık. 20 yıl öncesinin Kuzey Kıbrıs’ı ile bugünün Kuzey Kıbrıs’ı mukayese edilemeyecek derecede değişmiştir. Hamdolsun bunları başardık. Bizden önceki iktidarlar bunları maalesef başaramadılar; böyle bir dertleri de zaten yoktu. Tabii burada bize hep bazı bariyerler oluşturuldu. Bu bariyerler sebebiyle de burada atılması gereken adımlar gecikti. Düşünün, susuzluğa talim eden bir Kuzey Kıbrıs vardı. Şimdi Türkiye’den buraya denizin altından su getiriyoruz. Ve biz bir meydan okuma da yapıyoruz; Güney’e diyoruz ki ‘İsterseniz size de buradan su verebiliriz. Bunun adını da Barış Pınarı koyarız’ istemediler. Şu anda hâlâ tankerlerle Yunanistan’dan Güney’e su getiriyorlar. Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Başbakan Sayın Ersan Saner ve bakanlarla da bir arada olduk. Maraş açılımı, esasen bir barış projesidir. Tüm adımlar şeffaf bir şekilde uluslararası hukuk temelinde atılmaktadır. Adadaki iki halkın da yararına olacak bu girişimin kara propagandaya malzeme yapılması da nafiledir. Mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla çıkılan bu yolda, Kıbrıs Türk makamlarını desteklemeye devam edeceğiz. Türk tarafı adada ve bölgede barış ve istikrar için çaba gösteren tek taraftır. Güney’in böyle bir derdi yok. Garantör ülke olarak maalesef Yunanistan’ın böyle bir derdi yok. Yine garantör ülke olarak İngiltere’nin de böyle bir derdi yok. İşte bugün bizim bu konuşmamızın haberini almış olacaklar ki onlar da hemen Miçotakis’in önderliğinde ne kadar Türkiye düşmanı varsa onlarla böyle bir toplantıyı düzenlediler. Kim nerede ne yaparsa yapsın, biz bunların karşısında dimdik duracağız” ifadelerini kullandı.

Miçotakis ile görüşmede mutabık kaldık, sonra meydan okudu!

Erdoğan, “Müzakerenin iki devlet arasında yürütülmesinin zamanı gelmiştir. Artık güney, kuzey yok” dediniz. Bu süreç Kıbrıs Türk Devleti’ne mi gidiyor?” şeklindeki soruya, “Brüksel’de biz Miçotakis’le bir görüşme yaptık malum. Miçotakis’le yaptığımız görüşmede, kendisine dedim ki, ‘Bundan sonra üçüncü ülkeyi, dördüncü ülkeyi aramıza koymanın anlamı yok. Yani Yunanistan ve Türkiye var. Senin bir danışmanın var, benim bir danışmanım var. Biz sadece danışmanlarımızı devreye sokalım, onlar kendi aralarında görüşmeleri yapsınlar, bize neticeyi getirsinler, ondan sonra da biz görüşmemizi yapıp işi neticeye bağlayalım’ ‘Mutabık mıyız?’ ‘Mutabıkız’ ‘Anlaştık mı?’ ‘Anlaştık’ Şurada daha bir ay olmadı, bizim buradaki görüşmemizden sonra sen hemen kalk, Amerika’da ne kadar Türkiye düşmanı varsa, onları yanına topla! Onlarla beraber güya bize meydan okuma yoluna gitmiş! Şimdi Güney’in garantörü o. Kuzey’in garantörü de biziz. İngiltere kimin garantörü belli değil. Şimdi böyle bir durum içerisinde bizim çok çok dikkatli ve hassas olmamız lazım. İşte Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri görüyorsunuz. ‘Gelin beraberce oturalım, bir yeni konferans düzenleyelim’ teklifimize de hâlâ olumlu cevap veremediler. Bundan da sürekli kaçıyorlar. Tablo bu” cevabını verdi.

Güney Kıbrıs’ı asla ve kat’a NATO’ya alamazlar!

Erdoğan, “Kıbrıs Rum kesiminin NATO üyeliği ile ilgili son yıllarda bir hareketlenme var. Böyle bir gelişme olursa Türkiye’nin buna vereceği cevap ne olur?” sorusuna da, “NATO’nun kendi sözleşmesine baktığımız zaman, burada bizim olumlu bir cevap vermediğimiz sürece bir defa Güney Kıbrıs’ın NATO’ya girmesi mümkün değildir. Bunu Yunanistan için yaptılar ama şu anda böyle bir durum söz konusu olamaz. Çünkü artık Yunanistan’ı NATO’ya üye yaptıkları zamanki gibi bir hükümet yok Türkiye’de. Şimdi biz varız. Biz olduğumuz için de hele hele Güney Kıbrıs’ı asla ve kat’a sokamazlar, alamazlar” karşılığını verdi.

“CHP ve İyi Parti başkanlarını davet ettik, katılmadılar”

“Heyette CHP ve İyi Parti genel başkanları yoktu. Onlara davet gitti mi? Gittiyse katılmamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusunu cevaplayan Cumhurbaşkanı, “Biz Kıbrıs davasına başından beri sahip çıkıyoruz. Rahmetli Ecevit o zamanın başbakandı ama başbakan yardımcısı olarak da merhum Erbakan vardı malum. Biz bu ziyarete, bu kutlamaya, örneğin, Oğuzhan Bey’i davet ettiğimiz gibi Temel Bey’i de davet ettik. Ama Temel Bey maalesef gelmedi. Aynı şekilde CHP ve İyi Parti genel başkanlarını da davet ettik. Ama maalesef onlar da gelmedi. Bizzat ben talimat verdim, ‘Arayın davet edin’ dedim. Öbür tarafta HDP’yi tabi ki davet etmedik. Çünkü onların millilik diye bir derdi yok. Sayın Mustafa Destici’yi davet ettik. Özellikle Erbakan Hocamızın sebebiyle oğlu Fatih Bey’i davet ettik. Sayın Önder Aksakal’ı merhum Ecevit’in şu andaki adeta vekili konumunda kabul ederek onu da davet ettik. Sağolsunlar geldiler. Ben maksat hasıl oldu diye düşünüyorum. Sağolsun zaten Cumhur İttifakı olarak da Sayın Devlet Bey ile bu konularda her zaman görüşmemizi yaparız. O da bu tür hassasiyetlere değer veren bir insan olarak bizimle beraber. Burada da yine birlikte olduk, programlarımızı birlikte icra ettik” dedi.

“Misak-ı Milli’yi öğrensin”

“Türkiye’nin Suriyeli sığınmacılarla ilgili yaptıkları ortadayken, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ‘Suriyelileri göndereceğim’ diyor. Bunu istismar alanı yaptıklarını düşünüyor musunuz? Ana muhalefet partisi Genel Başkanı, ‘Dünyaya sesleniyorum’ diyerek, ‘Kuvay-ı Milliye geleneğinden geliyorum, çok çetin müzakereler sizi bekliyor’ diyor. Bu sözleri nasıl değerlendiriyorsunuz?” şeklindeki soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan; “Ben Atatürk’ün partisiyim’ diyen bu adam, ‘Kuvay-ı Milliye geleneğinden geliyorum’ diyor ama bir defa Kuvay-ı Milliye ruhundan haberi yok. Onu bir öğrenmesi lazım. Çünkü tâ oralara kadar asker göndermişiz. Tavsiye ediyorum; Misak-ı Milli’yi bir öğrensin. Misak-ı Milli nedir? Misak-ı Milli neyi kapsıyor? O kapsam içerisinde neler vardı? Bunu bir öğrenmesi lazım. Bundan haberi yok. Ve o ‘Göndereceğim’ diyor. Biz bu ülkede iktidarda olduğumuz sürece, bize sığınan Allah’ın kullarını biz katillerin kucağına atmayız. Bu kadar açık söylüyorum. Şu anda bunlar bize sığınmışlar; el-eman diliyorlar. Bu el-eman dileyenlere, ‘Hadi geldiğiniz yere dönün’ diyemeyiz. Kaldıkları o çadırları biz gördük. Biz şimdi briket evler yapıyoruz. Hedefimiz ilk etapta 100 bin briket ev. 50 bin civarında bitirdik. Ve bütün bunları bitirerek buraya o mültecilerin bir kısmını yerleştirelim istiyoruz. Bu insani, vicdani ve İslami bir yaklaşım tarzıdır. Ama bu adamın böyle bir derdi yok ki, böyle bir sıkıntısı yok ki. Bu nasıl bir devlet adamı veyahut da nasıl bir siyasetçi onu da anlamakta zorlanıyorum. Hani yanında güya elçilik falan yapmış olanlar var ya; onlara da bir sor. BM kurallarına göre, mülteciler gönüllü, güvenli ve onurlu bir şekilde evlerine dönebilir. Bundan da haberi yok. Böyle bir şeyi de zaten yapamazsın. Eğer gönüllü değilse, hele hele mülteci bir de sığınma talebinde bulunmuşsa, belki onu sen kabul etmek zorunda kalacaksın. Öyle bir durum da var. Nasıl siyaset yapıyor, kimlerin eline kaldı siyaset” şeklinde cevap verdi.

Maraş’ın açılması nasıl olacak?

“Maraş’ın yüzde 3,5’luk bir kısmının açılmasının nasıl gerçekleştirileceği” sorusuna da Erdoğan, “Burada birinci derecede en ideal çağrımız, keşke Kuzey Kıbrıs’taki kardeşlerimiz bu yerler için müracaatlarını yapıp oraların sahibi olsalar, satın alsalar. Hatta bu konuda Türkiye’den de gelip burada mülk sahibi olma noktasına gelenler de olabilir. Bunların önü açılabilir. Buna mani bir hal söz konusu değil. Hatta şu da söyleniyor; Güney bu işlere herhalde pek talipli de olmaz gibi. Buradaki yetkililerden bunları da duyuyoruz. Şu anda bizim en çok dikkat ettiğimiz konu, hukuk içerisinde, herhangi bir sıkıntıya mahal vermeden bu problemi çözmek” karşılığını verdi.

Afganistan’dan kitlesel göçe ne gibi önlemler alındı?

“Afganistan’dan kitlesel göçe karşı Türkiye kendi sınırında ne gibi tedbirler alıyor?” sorusuna Cumhurbaşkanı, “Şu anda özellikle güvenlik noktasında alınması gereken tedbirler neyse bunları alıyoruz. Şu anda Pakistan’la bazı görüşmelerimiz de var. İşin bir de Taliban boyutu var. Onlarla ilgili olarak da bazı görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu mültecilerle ilgili konuda Dışişleri Bakanlığımız özellikle Afganistan üst yönetimiyle bu konuları masaya yatırıyor. Onların da yapması gerekenleri yapmasını ve devreye girmesini istiyoruz. Tabii nereye kadar netice alırız o da ayrı bir konu. Çünkü sıkıntının boyutu gerçekten büyük” diye cevap verdi.

Yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.600 karakter kaldı
×

Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir.
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde akittv.com.tr’nin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır.
Yazılanlardan akittv.com.tr sorumlu tutulamaz.

0 Yorumlar
  • Yeniden eskiye
  • Eskiden yeniye
  • Öne Çıkanlar