Dünya

Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı

Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
Tarih boyunca açıklanamayan olaylar her zaman ilgimizi çekmiştir. Listelist'in haberine göre, işte dünya tarihinde bir türlü açıklanamayan olaylar...
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
1. Goril Koko’nun son sözleri: Herkesin sevgilisi Goril Koko’ya işaret dili öğretildi ve kendisi bu sayede insanlarla iletişim kurabildi. Bir röportajda, Koko’nun eğiticisi ve kendisine en yakın insan olan Francine Patterson’a Koko ile konuşmalarının ne kadar derine inebileceği soruldu. Francine: “Koko’nun bakıcılarından biriyle ölüm hakkında yaptığı bir konuşma ile başlamıştı. Bakıcı Koko’ya bir iskelet gösterdi ve “Bu canlı mı yoksa ölü mü?” diye sordu Koko, “Ölü, örtülü” diye cevapladı. Bakıcı sordu, “Hayvanlar öldüğünde nereye gidiyor?” Koko, “Rahat bir delik” dedi. Sonra bir veda öpücüğü verdi. ”Koko’nun bu cevabı birçok insanı şaşırttı ve geride birçok felsefi tartışma bıraktı. Sevgili Koko, umarız söylediklerinde haklısındır.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
2. Damarlarında kan bulunan 2.000 yıllık ceset: Lady Day olarak da bilinen Xin Zhui, antik Çin’deki Batı Han hanedanlığı döneminde Dai’nin Markiziydi. Mezarı, ölümünden 2000 yıl sonra yanında birçok değerli eser belge ile birlikte Çin’de Mawangdui adında bir tepenin içinde bulundu. Buraya kadar her şey normal. Ancak herkesi şaşırtan şey, vücudunun ölümünden binlerce yıl sonra bile ne kadar iyi korunmuş olduğuydu. Lady Day tüm organları sağlam ve kan damarları bozulmamış olarak bulundu, hatta damarlarında az miktarda A Tipi kan da vardı ve saçları ve kirpikleri hala duruyordu. Bilim adamları midesinde kavun tohumlarını buldular ve bu sebeple kavun mevsiminde yaz aylarında öldüğüne inanılıyor. Diğer taraftan bu, kavun yedikten sonra birkaç saat içinde öldüğü anlamına da geliyor. Herkeste merak uyandıran, vücudunun içine batırıldığı gizemli sıvı, hafif asidikti ve içinde bir miktar magnezyum bulunuyordu. Muhtemelen vücudun bu kadar uzun süre korunmasına bu sıvı yardımcı oldu. Bilim adamları hala bu gizemli sıvının nasıl bir sıvı olduğunu bilmiyorlar.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
3. Geçirdiği travma sonrası müzik dehasına dönüşen adam:Ç Bir gün uyandığınızı ve hayatınızda bir gün bile çalışmamış olmanıza rağmen bir müzik dehası olduğunuzu hayal edin. Bu oldukça şaşırtıcı olurdu, değil mi? Benzer bir durum Derek Amato’nın başına geldi, sadece ödenmesi gereken önemli bir bedel vardı. 2006 yılının ekim ayında Derek, dalış sırasında havuzun dibine kafasını çarptı ve ciddi bir sarsıntı geçirdi. Bu olay yüüznden Derek saçlarının % 35’ini ve hafızasının bir kısmını kaybetti ama aynı zamanda birçok insanın hayatını adadığı bir yetenek sahibi oldu – o artık bir besteciydi. Amato bu özel durumu, “gözlerimi kapattığımda, soldan sağa doğru hareket eden bu siyah ve beyaz yapıları buldum, bu aslında aklımda, sürekli akıp giden müzik notalarının akışını temsil ediyordu.” şeklinde anlatıyor. Travmadan sonra bu şekilde, dahice seviyede yetenek kazanan dünyadaki tek kişinin Derek olabileceğine inanan doktorlar edinilen müziksel savant sendromuna aşina olsalar da yaşanılan diğer vakalar Derek’inki kadar güçlü değil.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
4. Avusturalya’da sürekli ortaya çıkan bulut Hector: Avusturalya’da bulunan Tiwi Adaları’nda her yıl eylül ayı ile mart ayı arasında, neredeyse her öğleden sonra Hector adı verilen bir fırtına bulutu ortaya çıkıyor. Hector, ayrıca Konvektör Hector olarak da biliniyor, en tutarlı fırtınalardan biri olarak anılıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında bir pilot tarafından isimlendirilen bu bulut hala birçok meteorolojik çalışmanın merkezi olmaya devam ediyor. Birçok meteorolog Hector gibi fenomenler üzerinde çalışmış olsa da, fırtınanın neden görünmeye devam ettiği hakkında geçerli bir açıklama bulamıyorlar.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
5. Gizemli “Dans Salgını”: 1518’de Strazburg, Alsace, oldukça ilgin bir salgınla karşı karşıya kaldı. “Dans hastalığı” olarak da bilinen bu garip durum 400 kişinin hiç durmadan, dinlenmeden dans etmelerine ve bu insanlardan bazılarının kalp krizi, yorgunluk veya felç gibi sebeplerle ölmelerine neden oldu. Bu garip durum 1518 yılının Temmuz ayında, Bayan Troffea adlı bir kadının Strazburg’un ortasında kontrolsüz bir şekilde dans etmeye başlamasıyla ortaya çıktı. Bayan Troffea’ye 34 kişi daha katıldı ve kısa süre sonra bu sayı yaklaşık 400 kişiye ulaştı. Bir noktadan sonra günde yaklaşık 15 kişiyi öldürmeye başlayan salgının doğaüstü sebeplerden kaynaklanmadığı fark edildi ve doktorlar ve yetkililer ve bu salgının “sıcak kan” nedeniyle olduğunu iddia ettiler. Hastaları tedavi etmek yerine, doktorlar ahşap bir ev inşa ederek bu insanlara “dans etmelerini” önerdi. Profesyonel modern maraton koşucularının bile bu kadar yoğun antrenmanlara dayanamayacağına inanılıyor. Ergot mantarlarının toksik ürünlerinden kaynaklanan bir tür gıda zehirlenmesinden ya da kitlesel psikojenik bir hastalık olabileceğinden bahsedilse de henüz bilim adamları bu korkunç salgına neyin yol açtığından tam olarak emin değiller.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
6. Türünün tek örneği 100 yıllık motorsiklet: Bugüne kadar hiç kimse bu 100 yıllık motosikletin duvara nasıl gömüldüğünü ve hala nasıl düzgün çalışabildiğini açıklayamadı. Bu motosikletle ilgili en çok hayranlık uyandıran şey, bir duvarda geçirdiği 40 yılın garip hikayesi değil, aynı zamanda başka hiçbir Traub motosikletinin sahip olmadığı benzersiz tasarımı. Birçok koleksiyoncu bu benzersiz motorsikletin neden bir duvarın içine gizlendiğine anlam veremiyor ve bu koleksiyonluk parça, kesinlikle cevapladığından daha fazla soruya sebep oluyor.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
7. Hiç kimsenin anlayamadığı el yazması: Bundan yaklaşık 500 yıl önce, bilinmeyen bir yazar tarafından bilinmeyen bir dilde bilinmeyen bir yazı sistemiyle yazılmış bir metin bulundu. El yazmasına, metni 1912 yılında İtalya’ya getiren ve Litvanyalı-Samogit bibliyofilleri olan Wilfrid Voynich’in adı verildi. Metnin Kuzey İtalya’da yazılmış olabileceğine inanılıyor ve kesin olmamakla birlkte hakkında sahip olunan tüm bilgi de bu. Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı zamanından birçok kriptograf ve kod kırıcı el yazması üzerinde çalıştı ancak kimse metnin gerçekte ne söylediğini bulamadı. Birisinin özellikle yazdığı bir şaka olabileceğini düşünenler olabilir, ancak metin 272 sayfadan oluşuyor, bu da bir şaka için ciddi bir kararlılık demek. Yakın zamanda, bu el yazmasının, kadın sağlığı hakkıdna yazılmış tıbbi bir kitap olduğu teorisi ortaya atıldı, ancak bu teori de kanıtlanamadı.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
8. Kleopatra ve sevgilisi Antony’nin hala bulunamayan mezarları: “Bulunmaya yakın” olduğuyla ilgili sayısız yanlış iddiaya rağmen, hiç kimse insanlık tarihindeki en ikonik kadınlardan birinin gömüldüğü yer hakkında hiçbir fikre sahip değil. Octavianus’un emrettiği şekilde ” Antonius’la görkemli ve muhteşem bir biçimde” inanılıyor. Aslında, Kleopatra’ arkeologlar açısından gizemini koruyan tek kişi değil, Mozart ve Cengiz Han gibi ikonik tarihi figürlerin de mezarlarının nerede olduğu bilinmiyor.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
9. Kanada’da ortadan kaybolan köy halkı: Kanada’daki bulunan Inuit ara sıra geçen kürk avcıları tarafından bilinen küçük bir köydü. 1930 yılında Inuit’de garip bir şey oldu; Joe Labelle adlı bir kürk avcısı adanın sınırları içerisine girdiğinde köyde tek bir insan bile bulamadı. Sadece insan yapımı gibi görünen bir mezarda açlıktan ölmüş 7 kızak köpeği vardı. Kayıp insanları bulmak için bir arama yapıldı, ancak tek bir cesete dahi rastlanmadı.
Abone OlGoogle News
Dünya bu sorunun cevabını arıyor! Bir türlü bulunamadı
10. Dünya dışından alınan en uzun sinyal: 1977’de, Ohio State Üniversitesi’nin dünya dışı istibarat arayışını desteklemek için kullanılan Big Ear Radio teleskobu günümüzde “wow!” sinyali olarak bilinen bir sinyal aldı. Gökbilimci Jerry R. Ehman, verilere incelerken anomaliyi keşfetti ve o kadar heyecanlandı ki verinin yanına yuvarlak içine alarak “wow!” notunu düştü. Çünkü sinyal 72 saniye uzunluğundaydı ancak maalesef bir daha asla tekrarlanmadı. İnsan yapımı bir kaynaktan geldiğini iddia etmeye çalışanlar da olmasına rağmen henüz hiç kimse bu sinyali açıklayamıyor. Bu sinyal, şimdiye kadar tespit edilen en uzun uzaylı teması olma konusunda en güçlü aday olmaya devam ediyor.
Abone OlGoogle News