"İstanbul'da utanç görüntüleri. Ayasofya'da İslami dua." gibi skandal haberlerle halkı kışkırtan Yunan medyası bugün provokatif yayınların meyvesini aldı.
Yunanistan’ın Dimetoka kentinde bulunan ve Avrupa’daki en eski Osmanlı camisi olan 597 yıllık Çelebi Sultan Mehmet Camii'ne kimliği belirsiz kişi ve kişilerce Yunan bayrağı asıldı.
Caminin yan kapısı üstünde yer alan ikinci kitâbede ise Dimetoka Kadısı Seyyid Ali ve Haslılı (veya Caslılı) Doğan b. Abdullah’ın yardımları ile “... mühendislerin iftiharı, mimarların seçkini, sanatında mahir bir üstat olan İvaz b. Bâyezîd”in camiyi 824 yılında (1421) tamamladığı belirtilmektedir. Mimar İvaz b. Bâyezîd, XV. yüzyılın başlarında faaliyeti görülen Hacı İvaz Ağa (Paşa) olmalıdır. Dimetoka’daki bu büyük eser, bânisi Çelebi Sultan Mehmed’in 1421 yılı Mayıs ayı içinde vefatı üzerine acele olarak tamamlanmıştır. Bu husus caminin mimarisinin anlaşılması bakımından çok önemlidir.
Evliya Çelebi, 1078 Ramazanında (Şubat 1668) Dimetoka’ya geldiğinde gördüğü caminin dört kâgir ayağın taşıdığı, kurşun kaplı ahşap çatının içine gizlenmiş kubbesi, yüksek ve süslü bir minaresinin olduğunu, ancak dış hariminin bulunmadığını söyler.
Batı Trakya Türk idaresinden çıktıktan sonra kasabadaki müslüman cemaate tahsis edilmeyen cami ardiye, depo gibi maksat dışı işlerde kullanılarak harap olmaya bırakılmıştır.
Çelebi Sultan Mehmed Camii, dıştan 32,42 × 29,94 m. ölçüleriyle muntazam kesme taş cepheli büyük bir yapı olmakla beraber son cemaat yeri ve avlusu yoktur. Esas taçkapısı, zikzak kabartmalarla süslü sivri bir kemerin içinde olup üst kavsi çift renkli taşlardan geçmeli olarak işlenmiştir. Üstünde, dikey çizgiler ormanı gibi eliflerin sıralandığı hat sanatı bakımından ilgi çekici kitâbesi yer alır. Kemerin içinde iki yanda mukarnaslı mihrapçıklar biçiminde nişler vardır.
Caminin kareye yakın olan mekânının ortasında kare kesitli dört pâye bulunmaktadır. Evliya Çelebi bunların üstünde ahşap bir kubbe bulunduğunu bildirir.
E. Hakkı Ayverdi bu cami hakkındaki ilk makalesinde, esasında dört taraftan dört yarım kubbe ile desteklenen bir ana kubbe ile örtülü bir yapı olabileceğini ileri sürmüşken sonraki incelemelerinin ışığında binanın mihrap ekseni üstünde iki kubbeli, iki pâyeli ve yan mekânları tonozlu olması gerektiğini ifade ederek giriş cephesi önünde de üç bölümlü bir son cemaat yerinin planlanmış olabileceğini ileri sürmüştür.